26 Ocak 2009 Pazartesi

Dobişimle En Güzel Günlerimin Başlangıcı

Eveeettt.. Sonuçlar açıklandı efenim. Karnemizde hiç zayıfımız yok. Bol sevgi, saygı, öpücük, aşk, mutluluk ve huzur dolu karnemiz..

Geçtiğimiz pazar günü yani dün dobişimle buluştum.. Yine her zamanki gibi yerimizde buluştuk, beraber Beyazıta gittik.. Ordan kolkola Eminönündeki Burger King'e kadar yürüdük.. Yürüyerek gezmek hoşuma gidiyor ve sanırım bunu o da seviyor. Beraber yürürken birkaç dal sigarayıda içmeyi ihmal etmedik. Burger King'e girdik aldık yiyeceklerimizi yedik ve sohbet ettik biraz.. Ardından da gülhaneye doğru yürümeye başladık.. Allahtan hava o gün güzeldi. Cumartesi günü felan biraz yağmur yağmıştı..

Gülhaneye girdik beraber.. Kafamda yavaş yavaş ona kendi halimi nasıl anlatırım diye düşünmeye başladım.. Son günlerde zaten iyice yakınlaştık.. Çok konuşuyor ve mesajlaşır olduk.. Geceleri geç saatlere kadar msnden görüşmeler felan derken iş iyice ilerledi.. Sevgili gibiydik Gülhaneye girerken ama bu olayın hiçbir şekilde adını koymamıştık.. Gülhanede ilerlemeye başladık.. Biraz yürüdükten sonra bir bankta oturduk.. Oturduk en az 30 dakika felan sohbet ettik.. Havadan sudan, ordan burdan felan deren baya konuştuk..

Dobişim şimdi bana karşı atağa çıktı. İllede bana söylettircek ilk cümleyi "Seni seviyorum.." Herneyse.. Öyle böyle derken ben aklımda uzunca durumu anlatmayıda düşündüm ama olmadı. Zaten herşey ortada, anlatacak bir şey yok.. Direk konuya daldım ve söyledim bir çırpıda.. İnanın o anda o kadar çok mutlu oldum ki anlatamam.. Sevipte karşılığını almak gibi birşey yok ya.. Sonra sarıldım ben dobişime, öptüm sonrada... Ardından kadının biri bi gül uzattı "Bu güzel bayana bir gül almazsanız olmaz." dedi.. Bende aldım dobişime ilk gülümü.. Her ner kadar o anda istemesede benim hoşuma gidiyo böyle şeyler yapmak bazen..

Dobişimle biraz gülüştük eğlendik gülhanede.. Ben üşümeye başlayınca kalkıp biraz gezelim dedik.. Gülhanede yine biraz gezerek çıktık.. Ardından Sultan Ahmet'in yakınlarında bildiğim güzel bir cafeye geçtik oturduk.. Orda doyasıya sarıldım, seni seviyorum diye haykıran gözlerinin içine doyasıya baktım.. Soğuk ellerimi ısıtan birisi ile dizdize dakikalar geçirmenin huzurunu yaşadım.. Uzun zamandır yaşayamadığım mutluluklarımın acısını çıkarırsasına çok mutlu dakikalar geçirdim dobişimle.. O benim için şuanda hayatımın yeni bir yaşam kaynağı.. Onu her dakika göresim, konuşasım, sarılasım, doyasıya öpesim geliyor... Dobişim seni çoook seviyorum..

Cafede biraz oturduk ardından kalkmaya karar verdik.. İkimizinde gidesi yok ama mecburen gitmek zorundayız.. Dobişimi bir arkadaşı aradı, bir yere davet etti.. Bende dobişimin gitmesine engel olmadım.. Gitsin eğlensin, her zaman benimle duracak hali yok ya.. Ama her dk yanımda olsada yine bıkmam bu dobişimden (:

Mecnun modumdayım sevgili okuyucularım.. O yüzden fazla yazamayacağım.. Kendinize çoook iyi bakın.. Sizleri tanımasamda seviyorum..

21 Ocak 2009 Çarşamba

Sadece Senin Olmak

Nerden ve nasıl başlayacağımı bilemiyorum değerli okuyucu.. İnan o kadar mutluyum ki anlatamam.. Uzun süren yalnızlığımı bozacağım!..

İlk buluşmamızda olanları daha önceki yazılarda size anlatmıştım. Gayet güzel bir buluşmanın ardından ikinciside geldi.. İkinci buluşmamıza doğru mesajlaşma işimiz dahada arttı. Telefonumdaki beleş dakikaları daha onun için kullanmaya başlamamıştım buluşana kadar.. Buluşma birincisi gibi aynen devam etti diyemicem çünkü bu buluşma ilkine göre daha güzeldi. Yine aynı yerden aldım onu, aynı şekilde taksiye binip gittik mekanımıza.. Aynen oturduk konuştuk doya doya.. Gerçi yetmedi o zaman dilimi ama olsun..

Bu buluşmada daha çok ben kendimden felan bahsettim... O bi konu açıyodu ben bişeyler söliyodum felan işte.. Öyle böyle devam ederken evden aradılar bunu.. Arkadaşları felan gelmiş.. Erken kalktığımızı zannetmeyin yine takıldık biraz sonra kalktık gittik..

Buluşma güzel geçti demiştim.. Bu sefer yine taksiye bindik ama ben evine kadar bırakmaya karar verdim.. İnan okuyucu, takside giderken "yol hiç bitmese.ç hep böyle göz göz diz dize sohbet etsek" diye dua ediyorum.. Ben kendimi dobiye acayip bi şekilde kaptırdım ya.. Gelsin yanıbaşımda otursun.. Saatlerde doya doya bakayım ona.. Sevsin beni ölünceye kadar, hep beraber olalım istiyorum. Her dakika sesini duymak, onun başını göğsüme yaslayıp saatlerde hayaller kurmak istiyorum...

İkinci bulşmadan sonra daha sık mesajlaşmaya başladık.. Smsler suyucu çekince bende aramaya felan başladım.. Onun şirket hattı üzerinden iletişim kuruyoz. Kendi hattı normalde Turkcell.. Şirkette buna faturalı avea vermiş.. Avea üzerinden konuşuyoruz mesajlaşıyoruz felan.. Bende bi tane fazladan avea hat vardı.. Kapanmıştır belkide. Kontür alıp açtırıp ona vercem. Şimdi şirketin hattını kulanıyo ya sonra sorun çıkartmasınlar.. Sonra gider döverim ben dobinin patronunu felan olmaz yani..

Dün kadıköye gittim, bir işim vardı onu halletmek için.. Gittim hallettim dönüşte aradım bunu.. 66 Dakika beleş sürem vardı, hepsi bitti.. Kontürde azaldı, smsler zaten suyunu çekti.. Ne yapcam bilemiyorum ya.. Kontür almam lazım acilen... Gerçi 66 dakikanın hepsini dobide harcamadım ama nerdeyse yarısı ona gitti dün.. Onunla konuştum sonrada Ankaradaki kankamı aradım onunla felan konuştum.. Anlicanız dobi ile olacak.. Başka bişe demeye gerek yok..

***

Yukarıdaki satırları yazarken gayet huzurlu ve mutluydum.. Şimdi ise mod değiştirdim diyebilirim.. Kendime hakim olamıyorum. O yawşağı gidip sikinden tavana asmak geliyor içimden.. Daha önceden bi ipnenin dobiye yawşadığını söylemiştim ya.. Bu eleman bugün dobiye söylemiş.. Sendne hoşlanıyorum felan diye.. Ulan seni bi s.kerim.. Sen kimsin lan :@ :@ Sinirlendim ama dobi ile konuşurken bunu belli etmemeye çalıştım.. Dobi durumu sadece bana söylediğini söyledi.. Buda birisinden hoşlanıyomuş. Bende "benimde birşeyler diyesim var şuanda zamanı değil" dedim.. Bir ara dobim ile buluşup Gülhanede gezcez.. O zaman söylemeyi düşünüyorum durumu tamamen.. Mutlu bi şekilde girdiğim Gülhaneden umarım dünyanın en mutlu insanı gibi çıkarım.. Bana dua edin arkadaşlar...

19 Ocak 2009 Pazartesi

Seni Bakışlarımla Döverim Ben

Son günlerde sinirlerim iyice bozuldu.. Öküz gibi bön bön sağa sola zorla gülümseyerek bakan birisi haline geldim desem ihç yalan olmaz.. Eyy okuyocuu! Duy feryadımı..

İnan gerginim ve keyifsizim bu satırları yazarken.. Dobi benim sinirlerimi gerdirmeye başladı.. Ulan kendimi bazen şanslı bazende uzaylı gibi hissediyorum. Bişe sorar kendime göre en uygun cevabı veririm. O da "bak bu da farklı bişe :) " diye cevap yazıyo. Lan ben gökten mi düştüm.. Bana göre çok normal şeyler ona göre çok farklı. Biz ayrı dünyaların insanlarıyız sanırım.. O aydan geldi bende doğma büyüme dünyalıyım ya da tam tersi durum.. İnan bazen sinirleniyorum..

Aslında sinirlenme nedenim bu değil.. Kendimi marjinal birisi gibi hissetmeme neden oluyo dobi.. Ona göre farklı birisiyim. Gece saat 1 gibi film seyretmem, kitap okumam, tv izlemeyi sevmemem, tvde de izlersem nadiren reklamları izlemem, çok iyi olmam, zeki olmam.. Ona göre say say bitmez aq. Bok mu var bende anlamadım..Herkesin yaptığı şeyler lan bunlar.. Gerginim ondan birazda küfürlü yazıyom okuyucu kusura bakma vala..

Asıl kızdığım ve beni geren konuya gelcem.. Elemanın birisi dobiye yawşıyo.. Bildiğin asılıyo.. Hadi arkadaşım asılıyosan söyle bizde ona göre hareket edelim. Sevgili olduysanı haberimiz yok ise söyle bilelim.. Geçtiğimiz cumartesi günü kurs çıkışu arkadaş ortamımızdaki bi kız "hadi yemek yemeye gidelim hep beraber" dedi.. Geniş bi arabası olan arkadaş var, sağolsun aldı bizi güzel bi yere götürdü.. Yemeğe geçtik siparişleri verdik.. Dobi karşımda onunla oturuyo. Yanyana oturdular.. Banane otursunlar umurumda deil.. Bunlar elele tutuştu felan.. "Oha! Noluyo Lan!" dedim.. Beraber misiniz dicektim şimdi ayıp olcak.. Neyse banane aq, isterse kucak kucağa otursunlar ama bana dokunan dobinin yaptıkları.. Ulan dobi! Ya ben öküzüm yanlış anlıyom ya da sen öküzsün başkasına yawşıyon.. Ben kıskanırım arkadaş.. Biri ile birşeylere başlayacaksam ona kimse dokunmicak..

Bilmiyorum ama öyle bir kıskançlık var bende.. Benim o anı gördükten sonraki bakışlarım değişti.. Bakışlar sert gergin moduna getirildi efenim.. Yemeğimizi yedik.. Ardından bir sigara istedim dobiden yaktım içtim bi tane.. Beklenmedik bir şekilde çay servisi geldi.. Aq sigarayı bıraktım kursa başladıktan sonra içmeye başladım yine.. Neyse çay ile bi tane daha içtim sigara.. Bakışlar değişmedi. Dobi, ben ikinci sigarayı içerken çocuktan ayrıldı.. Bakışları felan deişti onunda.. Gergin, üzgün gibi bakıyodu.. Masadaki diğer arkadaşlarda mesajlarla uğraşıyolar, filmler hakkında konuşuyolar felan. Benide konuşmaya katıyolar, aq zorla gülüyom resmen ama varya.. Yanımdaki elemana bi kafa atcaktım nerdeyse.. "Yeter ulan! Zaten derdim var.. Gidin başımdan!" diyesim geldi ama yanımdaki elemanın suçu ne..

Yemeği yedik ordan ayrıldık.. Arkadaş arabası ile evime yakın bi yerde beni ve diğer arkadaların hepsini orda bıraktı. Zaten genelimiz aynı bölgede oturuyoz, sadece dobi farlı yerde.. Oda bizimle indi.. Diğer kızla kuaföre gidip saçlarını felan kestirceklermiş.. İndik hep beraber biraz yürüdük.. Üç erkek, iki kız olarak 5 arkadaş yürüyoruz.. Kızlar bi yere gidecek erkekler bi yere. Öyle bi yol ayrımına geldik.. Diğer kız iyi akşamlar dedi geçti bi kenara. Onunla vedalaştık.. Sıra dobiye geldi. "Hadi iyi akşamlar arkadaşlar :D " dedi.. İbnece sırıtarak elini uzattı. Ben hiç ciddiyetimi ve islifimi bozmadan "sanada" dedim. Zaten sinirli ve gerginim. Ona yawşayan elemanda yanımda.. Ben kendi yoluma doğru yöneldim. Bu eleman gitti kızla yanak yanağa öpüştü felan sonra ayrıldık..

Bende o sırada kardeşimi aradım, daha doğrusu önce o beni aramıştı.. Ben arkadaşlardan ayrıldıktan sonra nargile içebileceğim bi yere gidecektim kardeşimi aradım tekrar.. Ben gittim oraya sonra oda geldi takıldık felan işte..

Anlicanız ne bok yediğim belli değil. Hayal gücüm kendince iyidir.. Çok hayal kurarım. Sikim öyle hayalleri.. Ne yapsam bilmiyorum.. Ben sadece beklicem.. Birce şunu söylim ya hazır aklıma gelmişken.. Hani ben dobi ile bir ara buluşmuştum ya.. Şimdi bi daha buluşalım diyo ama bu sefer senden bahsetcez felan diyo.. Bende belki olur felan dedim. Aq zaten sıçtın resmen beynime ortada hiç bişe yokken... Belki bu hafta içi yine önceki gittiğimiz yere beraber gider ve takılırız. Bak bu yazıyı yazarken ara ara msnden yazdı felan konuştuk. Şimdide cepten mesaj attı.. Hadi hayırlısı be.. Kendi görüşümcede dobi o kadar fena değil.. Teyyarecimin dediği gibi en azından denemek gerekir diye düşünüyom ben.. Beni bi kız etkilemek istiyosa etkiliyici iki bakış atması yeter vala.. Bakışları çok güzel dobininde.. İlişkilere sadece bel altı amaçlar için başlayan birisi değilim.. Hatta dobinin böyle bi amacı varsada başlamadan biter o olay zaten..

Son olarakta bi müzik eklim. Bana gelen göndermelerden birisi...

16 Ocak 2009 Cuma

Neler Oluyor Bana?

Geçen gün kırmızılının blogunda okumuştum.. "Kanka ayağı g*t ayağı.." olayını.. Sanırım benim durum g*t ayağına dönecek gibi.. Konu tabii ki de dobi.

Geçen hafta sonu kurstan bir arkadaşın doğum günü pastasını yeme macerasından sonra hafta içi ilk defa beraber buluştuk.. Baş başa güzel vakit geçirdik.. Bunun bi sevgilisi var uzun zamandır beraber olduğu.. Kurs saatleri dışında dobi ile msnden konuşuyoruz hemde cepten mesajlaşmaya başladık. Gündüzleri ikimizde çalıştığımız için genelde msnden ara ara görüşüyoruz.. Geceleri ise adeta bizim en güzel zamanlarımız gibi bişe oluyo.. O bişe yazıyo konu açılıyo, uzuyoda uzuyo.. Mesajlaşıyoruz...

Bazı şeylerde yardımım çok dokunuyo ya da çözüm önerilerim onun çok işine yarıyo demek ki bana kurtarıcım diyor. Tatlım, canım, cicim, kurtarıcım felan derken iyice samimileştik.. Ben tırsıyorum. Neden mi? Puccayı takip edenler varsa belki bilir. Bu kız çok güzel bişe demişti.. Aynen bende yazıyom bak şimdi... "Ben bir erkekten hoşlanır ve arkadaşımda hoşlanırsa o erkekle çıkarım. Bu bir mağazada bir elbiseyi ikimizinde beğenmesine benzer ve elbiseyi ben alırım. Birde asla arkadaşlarımın sevgilileri ile çıkmam.. Neden mi? Çünkü bu, kızın evine gidip dolabından elbisesini alıp giyinmeye benzer.." Vala bu kızı bu cümlesinden dolayı alnından öpüyorum.. Çok güzel söylemiş.. Bende sevgilisi ile arkadaş değilim ama çocuğun dolabından gömleğini giyinmiş gibi olmak istemem..

Şimdi dobinin sevgilisi var dedim ama bununla araları hiç güzel değil.. Kızın ona karşı zerre kadar güveni kalmamış.. Beraber buluşmaya gittiğimizde bana sevgilisinden bahsedecekti, sonuçta buluşmaya gittiğimizde ikimizde sıradan iki arkadaştık.. Bu sevgilisinden bahsetti biraz.. Sevgilisi dobiyi aldatmış.. Kızda bunu kaldıramamışş. "Eğer benden başka birisine aşık olursan, ben aradan çekilirim mutlu olursun" demiş dob ama bu dengesiz aldatmış işte.. Kızda güvenmiyo işte. Ayrılmalarına ramak kalmış durumda.. Nerden biliyosun dersen, görünen köy klavuz istemez.. Birde bu yazıya başlamadan önce msnden konuştuk "ayrıldık gibi bişe" dedi bana.. Şu sıralarda da bana gönderme yapıyor, farkındayım.. Benden hoşlanıyor, açık bariz ortada.. Bende emin değilim ya :s.. Zamanında yediğim darbeler yüzünden çok acı çekmekten korkuyorum.. Gerçi bu kız onu yapmaz ama..

Kişisel olarak ciddi, nerde ve nasıl konuşması gerektiğini bilen, boş boş konuşmaktan nefret eden, boş ve çok konuşanları yerine göre umursamayan, kendince yakışıklı ve karizmatik birisiyim.. Kendimi övmüyorum.. Herkesin bir kusuru vardır.. Belki bana göre böyleyim ama başkasına göre kim bilir nasılımdır. ama şunu söyliyebilirm, şimdiye kadar arkamdan bir tek kötü kelime dahi söyletmedim bundan sonrada söyletmem umarım.. Kendimide böyle bazen çok kaptırıyorum.. Birisi benden hoşladımı bende ona doğru ilerliyorum.. Kendimi alamıyorum ama kontrol etmem lazım kendimi.. Artık yoruldum.. Uzun zamandırda yalnızım.. İnan ki yalnızlık kadar kötü bişe yok :'( Ankaradaki kankam, İstanbuldaki üniversiteden arkadaşlarım, İzmirdeki çocukluktan arkadaşlarım olmasa ben bir hiçim.. Evet ben bir hiçim... İstanbulda yakın çevresinde kuzenleri ve amcaoğlullarından başka kimseyle takılmayan birisiyim.. Kafasına s*çtığımın kuzenim yüzünden diğer arkaşlarımla aram açıldı. Şimdi hiç görüşmüyoruz bile.

Ben ne yapcam bilmiyorum.. Kız ile buluşmaya gittiğimizde onu almak için gittiğimde ilk defa yanak yanağa öpüştük.. (dobi ile ilk o zaman oldu.. normalde herkeslede öyle öpüşmem, tokalaşmak yetiyo..) Biraz yürüttüm onu, koluma felan girdi.. Hava yoğmurluydu biraz, düşmemek için.. Arabam olmadığı için bi taksiye bindik ve istediği yere gittik.. O benle konuşurken bende onun gözlerine bakıyorum.. Beni bitiren hep gözler olmuştur.. Bir kişinin duygusunu düşüncesini tahmin edebiliyorum bazen, o anda ki.. Sanki "ben seninim" gibi bakıyordu bana.. Ama o başkasınındı.. O anda başkasına aitti.. Sanki "sevgilime hiç güvenmiyorum.. ondan ayrılıp seninle olmak istiyorum" der gibiydi.. buluşmamızda sadece o dengesiz sevgilisinden bahsetmedi.. Anılarımızı dertlerimizi felan anlattık birbirimize.. Çok güzel bir şekilde sohbet ettik, yeidk içtik..

Saat ilerleyinde kalkalım dedik.. Daha doğrusu bana kalsa belki dahada otururduk ama inan ki zaman o kadar çabuk akıp geçtiki anlamadım.. Yine bi taksiye bindik, evimize doğru gittik.. Yol üstünde eve onun evine doğru giderken benim evim daha yakın.. Bende evime yaklaştığım anda "ben burda ineyim.." dedim. Cebimden çıkartığım parayı taksiciye uzattım ve "bayanı istediği yere görür müsünüz?" dedim.. Onun ağzından "Çok güzel bir akşamdı.." cümlesi çıktı.. Tokalaştık felan bende "Evet güzeldi.." dedim arabadan indim.. İndim sonra pişman oldum indiğime ama ne yapcam bilemedim.. Neyse ben indikten sonra "eve gidince mesaj at bana" felan dedim o da evine girince haber verdi.. Takicide bizi sevgili sanmış (: Kıza nasisat felan vermiş.. "Kaçırma o çocuğu. İyi birisine benziyor. Belli ki seni seviyor" felan demiş.. Sallamışsın be amca (:

Neyse öyle böyle devam ediyor işte hayat.. Sence Neler Oluyor Bana?

14 Ocak 2009 Çarşamba

Yeni Yakın Arkadaşlıklar

Yeni sayılmazlar pek.. Kasım 2008'den beri her hafta sonu mecburen görmek zorunda kaldığım kişiler bunlar.. Kendimi daha fazla geliştirmek için gittiğim bir kursta tanıştım onlarla.. İyi niyetli, olabildiğince samimi bir arkadaşlık ortamı var kursta..

Kursta gereğinden fazla kız var.. Sınıfta toplam 10 kişi varsa mesela 7 tanesi kız.. Bende böyle çok kızlı ortamda durmayı sevmiyorum.. Rahat edemiyorum ama alıştım artık.. Kurs ilk başladığı zamanlarda oluşan bir arkadaş ortamı var o devam ediyor.. Hatta sınıftaki en etkili arkadaş grubuyuz diyebilirim.. Bütün etkinlikleri felan biz yapıyoruz. Bizden çıkıyor fikirler.. Diğerleri ot gibi gelip gidiyor, zaten sınıftaki herkeslede öyle muhabbetim yok. Sadece selamlaşırız o kadar.. Küçük gördüğümden felan değilde fazla konuşmam, yerinde konuşurum ondan.. Zaten çoğu kız.. Ne tür konu açıpda konuşayım..

Kurs ilk başladığı sıralar.. Tenefüste dışarı çıktım ben.. Girişte bekliyorum, biraz hava alayım dedim.. Ders saatleri uzun.. Bi kız elinde bir bardak çay ile geldi yanıma doğru.. "Burda dursam sorun olmaz dimi?" dedi geldi yanıma.. Biraz konuştuk felan.. İlk arkadaşım bu kız oldu.. Ardından biz ordayken 2 tane daha çocuk geldi.. Bide iki kardeş var kursta.. Bi kız bi erkek.. Bunlarda geldi yanımıza.. Böyle oluştu bizim ortam.. Hep bu kişiler ile beraber takılmaya başladım. Bir-iki hafta sonrada bir kız daha dahil oldu yine bizim takıma.. Onunlada hemen kaynaştık..

Kurs başlayalı nerdeyse bir ay olmuştu, ondan sonra hep beraber arkadaşlarca toplanıp bir yerlerde takılmaya başladık.. Bi kız var kurstan.. Şuanda aramız oldukça iyi.. Samimileştik iyice.. Böyle sevgili olayı değil yanlış anlamayın sadece iyi anlaşan iki arkadaşız.. Ben buna dobi diyeyim.. Çünkü bundan sonra bu kızdan bahsederim heralde.. Herneyse bu ilk buluşma fikride dobi'den çıktı.. Kız kendince aktif işte.. Benden çok sosyal hayatı olduğu kesin ama (:

Bu şekilde yedi kişi felanız hep beraber takılan.. Yani kafa dengi yedi kişiyiz.. Biri muhasebeci, biri öğretmen, biri elektornikci biri bilmem ne vs vs... Seviyeli ve güzel bir arkadaşlık ortamı var.. Ben biraz dobiden bahsedeyim :) Kız matrak..

Sevgili okuyucu.. Bildiğin gibi ben nargileyi severim.. Hoşuma gider içmesi.. Bu da ilk buluşmada böle diyo "Nargilede içeriz dimi?" "Bende nargileyi seviyorum" felan.. Gittik o akşam bir cafeye.. İlk önce birşeyler yeyip içtik ardından nargile istedik. O kadar kişi arasında onla ben içiyoz nargileyi. Sigara içen 2 kişi var biriside dobi.. Sigara dahi içmiyo millet (: Ben aldım nargileyi içmeye başladım.. Aradan biraz zaman geçti "Bery bende içsem nargileden biraz (: " cümlesini dobiden duydum.. Bende nargileyi ona verdim içsin diye.. Bu bir-iki-üç çekiyo.. Biraz sonra "Al sen devam et Bery.." dedi.. "Hani lan seviyodun, hep içiyodun :D" dedim.. "Yaa başım ağırmaya başladı ondan içemedim." felan dedi ama ben yemedim.. Beş dk nargile içmekle baş ağırmaz... Ben bazen saatlerce içiyomda bişe olmuyo ona noldu 5 dk da..

Geçtiğimiz cumartesi akşamıda güzel bir ortam vardı.. Kurstan bir erkek arkadaşın doğum gününü bir cafede kutladık..Bu yüssüz arkadaş dobiden doğum günü pastası yapmasını istemişş. Dobide dayanamamış yapmışş. Zaten baya hamarat bizim bu dobi.. Banada demişti dobi.. "Doğum günün ne zaman? İstersen sanada yapayım pasta? Neyli seversin?" dedi.. İstedi söyledim doğum günümü ama bende ona dedim ki "Gerek yok yapmasanda olur.. Benim için önemli olan ben söylemeden yapman.." dedim sıyırdım kendimi aradan.. Herneyse.. bu çocuk için dobi pasta yaptı.. O gün kursa getirdi, onu kursun karşısındaki bakkalda buzluğa koydu bu pastayı (: Kursta koyacak yer yoktu.. Çıkıştada hocayıda kafaya alıp gitik bir cafeye.. Pastamızı yedik, eğlendik, yine nargilemizi içtik (yanımda oturan kız devirdi nargileyi o ayrı mesele zaten :D ama yinede içtikk..) sonrada çıktık evimize geldik.. Hocada pastayı yedi gitti... Adamın gitmsi normal evli barklı adam. Çoluğu, çocuğui karısı var..

İşin özü.. Dobi ile aramız iyi.. Yeni kanka adayım olabilir.. Saat 12yi geçtiğine göre bugün diyebilirim sanırm.. Bu akşam saat 7 gibi buluşcaz yine, berabar bi yerde takılcaz.. İfadesini alcam. Derdi varmış (: Bide dobi beni övüp duruyo bazen.. Böyle hava atmayı seven, kendini beğenmiş birisi değilim.. Ona göre ben çok marjinalim. Bazen "gözlerin bugün çok güzeldi.." "böyle ağırbaşlı davranan kişiler çok karizmatik oluyo" gibi çeşit çeşit mesaj atıyo.. Bende sölüyom yapma böyle diye.. Sonra arka bölgemde yükselmeler hissediyorum.. Fazla yükselirse sonra indiremezsiniz alimallah :P :D

13 Ocak 2009 Salı

Kalan Sağlar Senin Olsun

Çok sevmişti birisini, delicesine sevmişti.. Gözü ondan başkasını görmüyordu. Onunla geçirdiği her dakika onun için paha biçilemez derecede değerliydi...

Evet, gerçektende çk sevmişti onu... Ona kapıldğı zamanlar; ona göre okulun en güzel kızı oydu, kendisine en uygun kız oydu, en güzel ve en sevimlisi oydu.. Nasıl olduğunu anlayamadı, kaptırdı kendisini ona işte.. Onu deliler gibi seviyor ancak bir türlü söyleyemiyordu.. Çok duygusal bir yapısı vardı. Dimdik uzunca boyu, simsiyah saçları, siyah gözleri, haliyle ve tavrıyla ciddi oluşu, yerinde konuşması, gereksiz ve boş konuşmamasıydı onu o yapan. Kendisi bu şekilde birisiydi.. Karşısında oturan deliler gibi sevdiği kız içinde "Aradığım kişi.." tabirini rahatlıkla kullanabiliyordu. Çünkü onu iyi tanıyordu. Hatta sınıfındaki bazı arkadaşlarıda kızı ona yakıştırıyordu.. O birşey söylemeden en yakın arkadaşı dahi fark etmişti bu durumu..

Onunla çok güzel vakit geçiriyordu.. Onunla en çk sınav zamanlarında ders çalışırken beraber oluyordu. Onun dersleri iyidi. Kıza ders çalıştırıyordu.. Kendince zekiydi ama ilerde ne kadar aptal olduğunu anlayacaktı..

Zaman çok çabuk ilerliyordu. Onunla geçirdiği bu mutlu zamanların biteceğinin farkındaydı.. Kızında ona gereğinden fazla bir yakınlık gösterdiğinin farkındaydı.. Belkide kendisini kaptırmasının nedenide kızın ona normalden fazla yaklaşmasıydı.. Onun kız arkadaşları vardı samimi olduğu ama bu başkaydı.. Seviyordu onu.. Mecnun gibi dolaşıyordu ortalıkta.. Onu kaybetmemek için açılmaya karar verdi... Seviyordu, bunu söyleyecekti ama en yakın arkadaşları olan ev arkadaşlarına dahi söylememişti bu durumu.. İlişkisi tam anlamıyla başlamadan kimseye söylemek istememişti.. Bir akşam ona mesaj attı.. Konuşmak istediğini ve onu okulun bahçesinde beklediğini söyledi... Kız gelemeyeceğini ve yurttan çıkamayacağını söyledi.. İkinci defa yine aynı aksilik devam etti, konuşamadı bizim mecnun.. Üçüncü, dördüncü derken bir türlü fırsat bulamadı bu, kıza açılmak için.. Kıza en son mesajında "sanırım benim zamanlamalarım kötü oluyor.. en iyisi sen uygun bir zamanında bana ulaşırsan buluşur konuşuruz" diye mesaj çekti.. Tabi bu mesajlaşmaların arasında günlük hayatta sürekli görüşüyorlardı.. Kız bazen onun evine gidiyor, bazen okulun kantininde beraberce oturuyorlardı.. Zaten her gün sınıfta görüyorlardı birbirlerini..

Bizim kız uygun olduğu bir zamanda mesaj attı bizim delikanlıya.. Delikanlı hemen apartopar hazırlandı ve kızın yanına gitti.. Kızın aceleci bir tavrı vardı, sanki bir yere yetişmesi gerekiyormuş gibi ayaküstü lafa tuttu çocuğu.. Çocuk durumu anlatmaya başladı.. Henüz sözünü bitiremeden kız büyük darbeyi çoktan vurmuştu.. Çocuk duygusal olduğundan dolayı nerdeyse ağlayacaktı.. Gözleri bir anda doldu.. Onun sözünü bitirmeni beklemeden bir iki kelim söyelebildi ve hemen yanından ayrıldı onun..

Onun yanından ayrıldı, evine doğru ilerlerken hüngür hüngür ağılıyordu.. Evine girmeden bir paket sigarasını aldı ve evine doğru ilerledi.. Tabi evine gidene kdar ağladı.. Bir kaldırımın üzerine oturarak sakinleşmeye ve evdeki arkadaşlarının bu durumu fark etmemeleri için kendisini toparladı.. Gözündeki yaşları sildi evinin kapısını açarak eve girdi. Direk odasına gitti ve yatağına girdi.. Ağlamaya devam etti... Ağladı, apladı, ağladı... Gereğinden fazla ağlamıştı o gece.. Böyle birşey beklemiyordu..

Aradan biraz zaman geçti.. O aklına geldikçe hüzünledi ilk zamanlar.. Onun adını dahi duymak çok canını acıtıyordu.. Bu karşılıksız aşktan geriye sadece okul zamanlarında beraber çektikleri bol gülücüklü fotoğraflar, videolar, yaşanan anılardan başka bir şey kalmadı.. Cep telefonunda kayıtlı olan onun numarasını sildi.. Herşeyi yok etti, kendisine onu hatırlatan herşeyi.. Gemileri yakmıştı..

***

Biraz kafam karışık ve canım sıkkın :s o yüzden belki yazıda bazı yerlerde saçma salak şeyler yazmış olabilirim.. Kusurlarımdan dolayı affedin beni. İyi seyirler efenim..

10 Ocak 2009 Cumartesi

İkinci 4'lü Mim Yerine Ulaştı

Yalan söylemeye gerek yok.. Daha önceden bir blogum vardı. Orda daha çok şiirlerimi, kendimce yazılarımı paylaşıyordum... Bir süreliğini orda yazmayı bıraktım ve burda yazmaya başladım.. Burada yazmak kendimi farklı hissettiriyor bana.. Bu blogda da aldığım ikinci mim bu... Birincisini teyyare göndermişti.. Şimdi ikinciside kırmızılıdan geldi..

Bende istenileni fazla geciktirmemek için hemen bu mim şeysini cevaplayayım dedim.. Herşeye 4 cevap veriliyomuş. Yani bir soru 4 cevap.. Sekiz farklı soruyu cevaplicam şimdi. Aslında verecek o kadarda çok cevabım yok, ama ben yinede birşeyler karalıyayım.. Adet yerini bulsun misali.. Kırmızılıda alınmasın "Adama mim gönderdik.. Gönderdiğimize pişman etti bizi.." demesin, alınmasın please..

Neyse başlayalım cevaplara..

Yaptığım 4 İş
- Doğalgaz ameleliği (evet ciddiyim. lise 1 de iken çalışmıştım. hatta o zaman kazandığım para ile kardeşimin okul masraflarını karşılamıştım.)
- Bilgisayar işi (şuanda yaptığım ve devam ettirdiğim mesleğim. mesleğim tam anlamıyla süper. ama tüm açıklığı ile yazmak istemedim. siz bilgisayarcı olarak bilin yeter.. kötü bir mesleğim var diye yazmamazlık yapmıyorum. mesleğimi ve çalışma standartlarımı duysanız "krallar gibi çalışıyorsun" dersiniz.)
- Başka bir iş yok (hayatım boyunca bu iki işten başka bir işte çalışmadım. her zaman kendi mesleğimi yaptım ve yapmayada devam ediyorum..)

Defalarca İzleyebileceğim 4 Film
- Romantik
- Testere 1-2-3-4-5
- 50 İlk Opücük
- Hayat Güzeldir

Yaşadığım 4 Yer
- İzmir (doğum büyüdüğüm şehir..)
- İstanbul (şuanda yaşadığım şehir..)
- Konya (hiç sevmediğim bir şehir.. üniveristeyi okumuştum bu şehirde de..)
- Ankara (3-4 defa gitim.. her gittiğimde de 3-4 gün felan kaldım..)

İzlediğim 4 Tv Programı
- Amerikada TV için Aptal Kutusu kelimesini kulanıyorlar ve bu Aptal Kutusu Amerikadaki evlerin %98inin evinde var.. Benim elimde olsa evimizdeki televizyonu balkondan aşağı atardım. Tv izlemeyi hiç sevmem.. Şuanda bana Tvdeki en iyi dizinin adını sorsanız ve bilirsen sana 1 milyon dolar vercez deseniz bilemem.. Size tavsiyem Tv izlemeyin..

Tatil İçin Gittiğim 4 Yer
- Antalya (Üniversite zamanımda gitmiştim çok güzeldi..)
- İzmir (İzmirden asla vazgeçmem.. Çeşme bir numara.. Hatta bu yaz Çeşme- Ilıca sahillerinde yüzmüştüm..)
- Başka bir yerde tatile gitmedim..

En Sevdiğim 4 Yemek
- Ezogelin Çorbası
- Yaprak Sarması
- Sebzeli Pilav
- Köfteli Patates Yemeği

Hemen Şimdi Olmak İsteyeceğim 4 Yer
- İzmir sahilleri..
- Ankarada kankamın yanında...
- Amerikada Bill Gates'e rakip bir firmanın müdür koltuğunda..
- Ölmüş bir vaziyette mezarın içerisinde...

Bir Yağmur Damlası Olsam Düşmek İsteyeceğim 4 Yer
- Ege denizine..
- Sevipte kaybettiğim kişilerin mezar taşları üzerine..
- Kanalizasyona..
- Çaresiz bir şekilde yağmur yağmasını bekleyen bir çiftçinin tarlasına..

Cevapları bitirdim.. Bazı sorularda zorlandığımı itiraf etmeliyim... Şimdide işin (bana göre) en zor kısımı kaldı.. Bu mimi birilerine paslamanın zamanı geldi.. Ben bu mimi; mimi çok seven mütemadiyene, çok güzel yazıları olan Siminyaya, samimi yazıları olan Zeugmaya ve yine yazılarını severek okuduğum Hiçkimseye paslıyorum.. Umarım mime cevap verip yazarsınız. Kolay gelsin efenim..

9 Ocak 2009 Cuma

İnsanı Yıpratan Şeyler

Bir anda aklına geldi, yaşayamadığı onca mutluluk... Her defasında yarım kalan ilişkiler, arkadaşlıklar, alışkanlıklar.. Bazen aklını çok kemiriyordu bu düşünceler. Neden? Bu soruya kendiside cevap veremiyordu..

Gecenin bir yarısı traş olurken gelmişti bunlar aklına. Saçma sapan duygular içerisinde yaşar olmuştu son zamanlarda. Traş olmadan önce şöyle bir kendisine baktı aynada. İki haftadır kesmediği uzayan biçimsiz sakallarını sıvazladı sol eliyle. Normaldede sakallarını bir anda gerildiği ya da bir şeye sinirlendiği zaman sıvazlardı bazen.. Bu defa dertten, sıkıntıdan sıvazladı sakallarını..

Yarım kalan ilişkiler.. Onu hep bu ilişkiler bitirmişti, kendisi olmaktan vazgeçirmişti.. Traş köpüğünü eline sıktı ardından sakallarına dağıtmaya başladı.. Sakallarına köpüğü iyice yedirirken bu düşünceler dairesinde yüzüyordu.. "Yarım kalan ilişkiler..Yarım kalan ilişkiler..Yarım kalan ilişkiler.." diye söyleniyordu sürekli.. Jileti eline aldı, yüzüne bir darbe vurdu, sakalının bir kısmını kesti.. Bu kesilen kısım sanki hayatındaki olumsuz bir anı yok etmiş gibiydi.. Her defasında kendisini suçluyordu yaşadığı bütün olumsuzluklardan dolayı. Ama bazen öyle bir şey yaşardı ki yerden göğe kadar haklı olurdu fakat yinede kaybeden, yenilen o olurdu.. En yakın arkadaşları dahi onu savunur ancak o kendisini dahi savunacak hali kalmamış bir şekilde yenilginin esiri olmurdu..

Kendisince en mutlu anları arkadaşları ile geçirdiği zamanlardı.. Mesleğine aşık bir gençti o.. Uzunca boyu vardı, delikanlı bir yapıya sahipti.. Bambaşka bir ahenkle dalgalanan siyah saçları oldukça gürdü.. Kendini beğenen, bencil, çirkin, pis, kişiliksiz birisi değildi ki onu hiç kimse sevmesin.. Hiç kimse olunla muhattab dahi olmasın.. Aksıne çok daha kişilikli birisiydi o.. Kendince mazeretleri vardı yenildiği zamanlarda söylediği.. Sakalının bir kısmı daha kesti ve yok etti hayatındaki bir kötü anıyı. Adeta sakalı ile birlikte beynindeki yerinden kesip atıyordu o kötü olayları, yaşadığı anıları.. Anılar, kişiler, olaylar, yaşananlar, mutsuzluklar... Bunların hepsi ayrı ayrı sakala vurulan jilet darbeleriyle yok oluyordu adeta hayatından.. Beyninden siliyordu..

Sakalını kestikçe ortaya çıkan teni sanki uzun süredir suyun altında kalan birisi gibi rahat bir nefes alıyordu. Kendiside sakalını kestiği için bir nebzede olsa rahatladı.. Sakalıyla birlikte beyninden kesip attığı anıları bir daha aklına getirmemek için herşeyi yapacaktı.. Cep telefonundan numaraları silecek, bilgisayarından bütün resimleri ve videoları yok edecek, kimseyle görüşmeyecekti.. Başka türlü unutma şansı yoktu çünkü.. Unutmak istediği bir şey hayatının bir anında karşısına çıkarsa yaşadığı zamandan daha çok acı çektirecekti ona. O buna inanıyordu... Söylediklerini yapmazsa daha çok acı çekmeye mahkum kalırdı..

Herşeyi deneyecek ve başarılı olacaktı.. Başka çaresi yoktu. Kendisini buna motive etti ve gecenin bir yarısı olduğu traşın ardından yatağına doğru ilerledi. Kocaman cüssesi ile yatağına uzandı, bir süre tavana bakarak düşüncelere daldı.. Traş olurken ki düşünceleri ve planları aklına geldi tekrar.. Planlarını uygulamaya ve düşüncelerindeki gibi beyninden kesip attıklarını bir daha aklına dahi getirmeyecekti.. Ardından güzel hayaller kurarak, en azından rüyalarında mutluluğu yaşama ümüdiyle uyumaya başladı...

7 Ocak 2009 Çarşamba

Gerçek Arkadaşlık

Klasik bir üvinersite yaşantısından farkızdı hayatı. Kendisi ile birlikte toplam 4 kişi beraber kalıyorlardı aynı evde.. Herşeyleri ile beraber yaşıyorlardı üç oda bir salonlu evde.. Kendilerince mutluydular.. Birbirine sımsıkı kenetlenmiş bir şekilde yaşayan ve üniversite hayatının bütün zorluklarını yaşamamak için uğraşan 4 gençti bunlar..

Bir dönem vizeleri bitmek üzereydi.. Onların okuduğu okulda vizelerden sonraki ilk hafta bütün öğrenciler kendilerinde tatil yapar, okula gitmezdi.. Bu duruma hoclarıda alışmış ve yoklama denen şeyi sorun haline getirmiyorlardı.. Henüz vizelerin bitmesine son bir gün vardı ki bu tatsız olay yaşandı..

Cenk ile Burak bir akşam yemeğinden sonra her zamanki gibi bir arkadaşlarının evine doğru yola çıktılar.. Burak gittikleri arkadaşlara sürekli giden birisiydi.. Cenk ise ne zamandır hiç uğramıyordu. Burak ile birlikte gideyimde arkadaşları bir göreyim düşüncesi ile yola çıktı.. İkisi birlikte arkadaşlarına gittiler, kapıyı çaldılar, eve girdiler... Eve gidiklerinde normalde görmeye alışık olmadıkları bir şeyle karşılaştılar.. Bildiğiniz gibi öğrenci evleri biraz dağınık olur. Arkadaşları kendi evlerini temizlemişlerdi.. Cenk fazla dolaşmadan direk bir odaya girdi ve arkadaşları ile muhabbete ve eğlenmeye başladı. Burakda odaları gezmeye başladı.. Burak'ın duyduğu "Koşun! Acele edin! Bez parçası getirin.." cümleri onu aniden sesin geldiği yere sürükledi.. Burak gördüklerine inanamadı.. Ev arkadaşı Cenk'in bacağından oluk oluk kan akıyordu ve herkes Cenk'in bacağından akan bu kanı durdurmak için uğraşıyordu..

Hemen birisi "Acil bir araba bulun! Hastaneye yetiştirmemiz lazım çocuğu!" dedi.. Burak hemen koşa koşa evden çıktı ve tanıdığı bir kişiden yardım istedi.. O da hemen geldi.. Burak, Cenk ve bir arkadaşı.. Üçü bilikte hastanenin yolunu tuttular.. Cenk'in bacağına arabada olan üçüncü çocuk yanlışlıkla bıçak saplamıştı.. Ama gerçektende bu bir yanlışlık.. İstenilerek yapılan bir şey değildi.. Bunu Cenkde çok iyi biliyordu.. Cenki en yakın hastaneye getirdiler. Orada müdahele yapılamayınca merkezdeki bir diğer hastaneye ambulans ile devam edildi.. Merkezdeki hastanede hemen acil müdahale yapıldı ve Cenki bir odaya alarak yatırdılar.. Burak ve diğer arkadaşıda Cenkin odasında o gece sabahladılar.. Cenkin vize sınavları bitmişti.. Burak ve diğer arkadaşının o gün son vize sınavı vardı.. Sınava girmeliydiler.. Diğer arkadaşı gündüz olunca sınav için okulun yolunu tuttu.. Burak Cenki bırakıp gidemedi sınavına. Cenkin gerçektende çok yardımda ihtiyacı vardı. Ayağa dahi kalkamıyordu.. O sıralarda da öğrenci bursları yattığı için Cenk'inde Burak'ında cebinde gereğinden fazla paraları vardı..

İki gün iki gece beraber kaldılar hastanede.. Hastaneye geldikleri gecede polis onların ifadelerini almıştı.. Hatta eve dahi gitmiş ve evdeki herkesi toparlayıp onlarında ifadelerini almışlardı.. Sorunsuz bir şekilde bu olaydan sıyrılmışlardı.. Burak Cenk'ide alarak hastaneden ayrılacaktı.. Yalnız Burak'ın en çok büyük bir sonunu vardı.. Vizeye girememişti.. O derste bölümünün en önemli derslerinden ve dersten kalırsada okulu uzayacaktı.. Çok riskli bir vizeyi kaçırmıştı.. Doktorlardan bilgi aldı ama malesef onlar hiçbir şekilde yardımcı olamadı.. En azından refekatçı kaldığını gösteren bir belge dahi alamadı..

Burak hastane masraflarını ödeyerek Cenki aldı ve hastaneden çıktılar. Hemen gerekli ilaçlarıda aldı.. Ardından da evin yolunu tuttular beraberce... Burak arkadaşına üzüldüğü kadar giremediği vizeyide düşünüyordu.. Okula gitti hocalarıyla konuştu.. Hocaları ile arası iyiydi. Tanıyorlardı onu ama hiçbir şekilde yardımcı olmadılar.. Burak sonuç olarak o vizeye asla giremedi..

Final zamanı geldi çattı.. Burak deliler gibi o dersin finaline çalşıyordu.. Cenkde Burakın giremediği vizesi için üzülüyordu.. Burak finale çok iyi hazırlandı. Final sınavından yüksek not alarak şartlı geçiş durumuna düştü.. Ortalamasıda yüksek olduğu için o dersten kalmadan sıyrılmıştı.. O kadar çok sevindi ki.. Sonuçta okulu uzamamış, dersten geçmiş ve hemde arkadaşı sağlığına kavuşmuştu..

(şarkı başlarda biraz kötü ama sonra düzeliyor..)


6 Ocak 2009 Salı

Neriman part2

Nerman ne diye sormayın. Bu konu hakkında önceki bilgileri bu yazımda söylemiştim sizlere. İlk yazının devamıniteliğinde bu. İnanın hiç yazasım yok bu konuyu ama madem ilk parçasını yazdık ikincisinide biraz geçde olsa yazayım dedim..

Neden yazasım gelmiyor? Ulan romanın suyu çıktı. Romandaki Neriman'nın yaptıkları iyice sinirlerimi bozdu. Kitaı okumayı bitireli oldu baya ama anca yazasım geldi. Birde dün akşamdan beri evimde elektrik denen şey yoktu. Borcundan dolayı felan kapanmadı. Bizim sokakta bulunan trafo patlamış. Nasıl oldu hiç bi bok anlamış değilim de hadi pataldı onu aicl olarak o gece sabaha kadar halletseniz be kardeşim.. Bu akşamda geç saatlerde geldi elektrikler.. Hatta şuanda bile bi döt kurkusu var içimde heran elektrikler gidecek diye.. Neyse romada doalyım ben..

Semih mecburende olsa Neriman'ın yanına gidiyor ve aynı evde kalmaya devame diyorlar.. Nerimanın duygusuz br kocası var Haydar Nebil diye birde Ercüment adında bir çocuğu var.. Zaten bunlardan diğer yazıda bahsetmiştim, kısaca bir daha söyliyeyim dedim.

Ne oluyorsa karıda bitiyor iş. Her dengesizliği Neriman yapıyor.. Zamanında birbirlerini deliler gibi severken Neriman Semihi hem deliler gibi seviyor hemde evleniyor. Semih ile Neriman Haydar Nebil olmadan bir akşam Semihin Nerimana şakını itiraf ettiği mekanlara doğru gezmeye çıkıyorlar. Orda bunlar başbaşa kalında eski anıları gözlerinde canlanıyor. Burda bi güzel yiyişiyolar önce. Semihin aşkını ilk itiraf ettiği ağacın altında oturara takılıyorlar beraber bir süre.. Tabi olanlardan Haydar Nebilin haberi yok. Bunlar o ağacın dibinde baya duygusal şeyler yaşarlar.. Geçmişi felan hatırlarlar.. Semih sulugözlü olduğu için hemen orda ağlar biraz.. Vakit geç oluncada eve giderler.. Haydar Nebil çoktan uyumuştur ve hiçbir şeyin farkına varmazz..

Aradan biraz daha zaman geçer. Semih Nerimanın evinde kalamaya devam eder. Her geçen gün Neriman ile Semihin eskide kalmış aşkları alevlenir bir gönüllerine sığmaz hale gelir.. Semih birgün Beyoğlunda bir cafede oturur. Orda biraz bira içer kendinden geçer.. Çok düşünür.. Nerimanın kendisine ait olduğunu düşünmeye başlar. Hatta Semih Beyoğluna gelirken Haydar Nebil ile beraber adadan çıkarlar.. Semih kendisini bir anda adaya Nerimanın yanına atar.. Neriman sevincinden dört köşe olmuştur adeta.. O akşamda Haydar Nebil bir arkadaşına davetlidir ve gelmez o gece.. Neriman yarı sarhoş olan Semihi karşısında görünce çok sevinir. Neriman bira felan aldırtır Semih ile içmeye başlarlar. Sonra gecenin ilerleyen saatlerinde ikiside uyuyamaz.. Semihin sigarası biter hizmetçiye aldırmak için aşağıya iner. Alır sigarasını odasına geçmeden önce içtikleri yerde oturur biraz. Nerimanı onun odasına bakarken görür.. Neriman Semihin yanına gelir ve sonrada olanlar orda olur.. Semih çok içmiş ve sarhoştur.. Nerimanda sarhoş.. Ama ikiside yaptığı pisliğ biliyor..

O gece o odada Semih ve Neriman bi güzel sevişirler.. Sonra ikiside kendi odasına gider ve sabaha uyanırlar.. Semih kendisini tam bir pislik gibi hisseder. Kendisine ait olmayan bir karı ile yatmanın ızdırabına fazla katlanamayarak oradan uzaklaşır ve bir daha adaya geri dönmez..

Kitap bitti... Karının yaptığı şerefsizlikler beni deli etti... Sevdiği halde başkası ile evlenen o! Sevmediği kişi ile beraber iken Semih ile yiyişmek isteyen yine o! Adamı sarhoş edip sevişmek isteyen yine o!! Gelde kızma.. Osroupulk bunun yaptığı resmen.. Yeni bi kitap aldım bugün.. Güzel bişeye benziyo onu okicam..

5 Ocak 2009 Pazartesi

Bir Yolun Ardından

Her defasında karşı tarafla bir ilişki düşündüğünde kendisinden emin bir şekilde ondan hoşlandığını söyler ve yine kaybeden o olurdu. Kendisine yakınlaşan herkese değil normalden daha fazla yaklaşan kişilere karşı böyleydi..

Çok yakın arkadaşları var onun.. Çok sevdiği, onu çok seven kızlı erkekli, ölümüne sevdiği arkadaşları var.. Herkesin gözünde iyi bir konumda olması onun kendisince hava atmasına neden olmuyordu. Çünkü öyle bir kişiliğe sahip değildi. Mütevazı bir tavır sergilerdi her zaman. Hatta başkaları onun için "Şuna bak :S gösteriş yapıyor!" söylememesi için herşey yapardı. Gösterişi sevmeyen, kendi yapısı ile farklılık oluşturan birisiydi.. Arkadasından her zaman babasının dediği gibi iyi izler bırakarak ilerlerdi. Şimdiye kadarda sorusuz bir şekilde gelebildi.. Ama nedense kendisince hayatı boyunca adam akıllı bir mutluluk yaşayamamıştı. Her zaman en çok sevdiğini kaybetmenin acısını yaşadı..

Yılmadı bütün olumsuzluklara rağmen. Çok acı çektirdi yenilgileri ona. Hemde uzun süre boyunca acı çektirdi.. Kendihayatı için kendi kurallarını koymaya karar verdi ve bu şekilde yaşamaya başladı. Kendi kuralları içerisinde yaşamaya başladı ama herşey istediği gibi gitmiyordu.

Kendi duygu yapısından nefret ediyordu. Neden mi? Çünkü adam akıllı bir sevgilisi olmadı kendince.. Adam akıllı mutluyum diyemedi.. Her zaman değer verdiği, ona gereğinden fazla yakınlık gösteren, çok sevdiği kişiler ona kazık atmıştı. Hayatı boyunca unutmayacağı acılar yaşattı onun sevdikleri.. Bir kişiden hoşlanmaya başladımı kendisini hemen kaptırıyordu.. Alamıyordu kendisini.. Kendince hayaller kurup, kendince onun hayali ile yaşamaya başlıyordu. Onun ilişkilerinin temelinde asla cinsel arzu yer almazdı, almadıda.. Yani birisini sadece gönülden sevdiği için onunla beraber olmak isterdi. Onu kendisine yakıştırdığı için beraber olmak isterdi.. Günümüzde bu şekilde yaşayanlar az olduğu için kendisini biraz farklı hissediyordu. Belkide onun sevdiği kişilerin ilişkiledeki temel isteği farklı idi.. ondan dolayı kaybediyordu..

Onun kendi hayatı için kurduğu hayaller vardı. Artık o fazla acı çekmemek için hiç kimseyle bir beraberlik yaşamak istemiyordu. Zaten yaş itibariylede gençti. Kendisini işine adayacak, kendi firmasını kuracak daha sonrada büyüyebildiği kadar büyüyecekti. Kendi evine geçip krallar gibi yaşayacak ve tabii bu sırada ailesinede destek olacaktı.. Ailesi onun herşeyi idi.. Evlilik... Onun planlarında en son sıradaydı evlilik.. Hatta olmasada olurdu.. Zamanında çektiği acılar onu akıllandırmış olmalıydı ki evlilikten uzak duruyordu.. Bir daga o şekilde acılar çekmemek için evlilikten uzak duruyordu..

Hayatında düşünmesi gereken kişiler, yapması gerekli olan işleri varken evlilik ile vaktini kaybetmemeliydi.. "Belki" derdi.. Belki olabilir bu evlilik işi... Olursa olur, olmazsa olmazdı.. Kendisini hiç kimseye kaptırmamak için uğraşıp duruyor ve kendisine birilerinin kapılmasını bekliyordu. Eğer kimse kapılmazsa ona onun için sorun değildi. Zaten umurunda bile değildi..

***
Arkadaşlar geçen gün Blograzzi'ye üye oldum. Daha blogumda söylemeden 5 kişi nerden bulduysa bulmuş favorilerine eklemiş bile. Buradan blogumun Blograzzi'deki sayfasına giderek hem favorilerinize ekleyebilir hemde oy verebilirsiniz. Size "illede favorilerinize ekleyin, oylayın" demiyorum. Gönlünüze göre takılın... Bu arada seyircilerde artmış. Sevindim buna. Teşekkürler..

2 Ocak 2009 Cuma

Rüya

Son günlerde saçma sapan rüyalar gecelerimin içine sıçmaya devam ediyor. Öyle abu sabuk şeyler görüyorum ki anlatamam.. Cinsel rüyalardan bahsetmiyorum. Yanlış anlamayın.Hadi onlarda görülür yeri gelincede, bunlar çok farklı..

İzmirde yaşadığımız zamanar bir rüyamda dedemi görmüştüm. Çocuk olmama rağmen o rüyamı asla unutamam. İzmirdeki evimiz bahçeli geniş birşeydi. Bahçede kocaman bir çam ağacı vardı. Dedemler zamanında babamlarla felan oaya geldiklerinde dikmişler. Bilmem kaç senelik ağaç.. Dedemi o çam ağacının dibinde toprağın içinden dirildiğini görmüştüm. Ben bahçede dedemi o şekilde görünce korkup eve giriyorum. Annem yemek hazırlıyor o sırada.. Korkyla dışarı çıkıp dedeme "Dede annem yemek hazırladı. Gel beraber yiyelim?" diyorum. O da bana "Biz yedik torunum.. Siz yiyin." diyor. Eve geri dönüyorum bakıyorumki dedem salonda oturuyor, yüzüne bakıyorum bana gülümsüyor..

Bir defasında da babamı gördüm.. Rüyamda en çok ağladığım zamanlardan birisidir heralde bu rüya. Rüyamda o kadar çok ağladım ki anlatamam.. Babam beni yanına alıyor ve bana "Bery gel seninle işe gidelim" diyor. Babam bizi yanında kendi işinde ona yardımcı olmamız için bazen götürürdü.. Bende tamam diyorum, gidiyoruz.. Olayı İzmirde yaşıyormuşum gibi görüyorum. Zaten o sıralarda da İzmirde yaşıyorduk.. Okuduğum ilkokul evimize yakındı. Babamla yürümeye başlıyoruz. İlk okulu geçiyoruz.. Okulun arkasında bir cadde var. Caddeden yukarıya doğru çıkıyoruz orası bir anda mezarlık oluveyo. Ben bir anlam veremiyorum. "Burası ne zaman mezarlık oldu baba?" diye soruyorum. Babam konuşmuyor. Tam o sırada ellerimizde kazma ve kürekler beliriyor. Babam "Konuşma! Hadi kazmaya başla." diyo. Bende eli mahkum kazıyorum. Mezar kazıyoruz.. Kime kazdığımı bilmiyorum. "Baba kimin için bu mezar?" diyorum, cevap yok.. Mezar kazma işi bitince babam üstündeki elbiseler ile olduğu gibi mezarın içerisine giriyor.. Üzerine tahtalarını kendisi yerleştiriyor.. Tahtaları yerleştirirken "Bery üzerime toprak atmaya başla" diyor.. Bende bu sırada hüngür hüngür ağlıyor, babamı oraya girmemesi için ikna etmeye çalışıyorum. "Banane ben toprak atmam! Çık baba ordan..Sen ölmedin.. Bizi yalnız bırakma.. Annem çok üzülür senin gittiğine. Kimseylede vedalaşmadın zaten. Babaaaa! Nolur gitmee!" diyerek çok ağlıyorum.. Babam mezardaki yerini alıyor. Bende babamdan korktuğum için mezara toprak atmaya başlıyorum. Babamı öylece gömüyorum kendi kazdığım mezara.. Sonra ağlaya ağlaya eve gidiyorum. Anneme anlatıyorum bütün olanları. Birde o kızıyor bana, hep beraber ağlıyoruzz..

Mersinde üniversite okuyan kardeşim var. Mersine hiç gidemedim ama kardeşim her dakika çağırıyor. Geçen gece rüyamda oraya gittim. Ankaradaki üniversiteden kankam ve yine üniversiteden sevdiğim bir arkadaşım var. Üçümüz Mersinde sahile gitcez.. Sahilden nerdeyse 1-2 km uzaklıkta bir yerde gişeler var. Hani böle metro ve tramway istasyonlarının girişinde olur.. Öyle bişe işte. (adı tam olarak neydi- kafam durdu..) Ordan para verip geçiyoruz. Denize gitcez elimize sadece bi tane piknik tüpü, birde üçümüz ayrı ayrı gazete alıyoruz.. "Lan ben bu gazeteyi haytta okumam! Almayalım bunu" diyorum beni şeyine takan yok.. Her türlü gazeteden 3 tane alıyoz. Sevmediğim gazeteyi bana taşıttırıyolar. Girdik içeri sahile gitcez.. Uçurum gibi bir yer var ama toprak gibi bir yer.. Üçümüz ordayız, kardeşimin arkadaşlarını görüyorum. Sanki kırık yıllık kankaymışız gibi ben bunlarla muhabbete başlıyorum. "Kardeşimle aranız nasıl_ Burası güzelmiş" cart curt sohbet ederken bu iki arkadaşım idneler beni rüyamda satıyolar. Uçurumdan aşağıya topraktan kaya kaya aşağı inip gidiyolar.. Bende "Durun lan şerefsizler. Bekelyin beni. Kaybolurum ben burda.. Hİçbir yeri bilmiyorum" diyorum. Yine beni şeyine takan yok. Bende o toprak yerden bi kayarak indimki anlatamam.. Sanki Cüneyt Arkın gibi surlar arasında gezmiş kadar oldum nerdeye.. Yani o derece saçma bir iniş yaptım aşağıya.. Peşlerinden koşuyorum... Bağırıyorum.. Duymuyorlar.. Arkalarını dahi dönüp bakmıyorlar.. Sinirleniyorum. "Ben bunu hak edecek hiçbirşey yapmadım! Neden böyle yapıyorlar.. Üstelik biriside kankam.. Canımdan çok sevdiğim arkadaşım.. Ben şimdiye kadar kimseye kötü davranmadım.." diye söylenerek gidiyorum peşlerinden. Onlara yetişemeden uyandım zaten...

Hani derler ya belki duymuşsunuzdur "Götün açıkta kalırsa cins cins rüyalar görürsün" diye.. Lan beni heryerim kapalı olur yatarken.. Öyle dağınıkda yatmam.. Neden böyle oluyo anlamış değilim. Birde son günlerde bende bir duygusallık başladıki sormayın gitsin.. Bir kaç bog yazısı okuduğum geçtiğimiz gün, nerdeyse ağlicaktım. Zaten yapıp buna fazlasıyla musait.. Evet duygusalım.. Hatta bazen bilgisayar başında otururken okuduğum bir yazının ardından bir müzik çaldığında hüzünlenirim.. Yaşayamadığım mutluluklarım gelir aklıma doyasıya ağlamak isterim... ama onuda beceremem.. Bazende üniversiteden bir arkadaşım msnden yazar konuşuruz, o konuşmalar beni ağlama konumuna kadar getirir..Yılbaşı geceside yanlı başıma kaldığımda hüngür hüngür ağlayasım geldi..