25 Aralık 2008 Perşembe

Mavi Bisiklet


Sabahın erken saatlerinde gözlerimi açmış, "Gece rüyamda ne gürdüm? Çok güzel birşeydi ama hatırlayamıyorum :( offf" dedim. Güneş yeni güne merhaba dememişti henüz. İşte tam o sırada uyanmıştım. Henüz 9 yaşında hayata anlamsız gülücükler saçan, mutlu yaşadığını zanneden bir çocuk yüzüydüm o zamanlar.

Uyandıktan sonraki her dakika geceleyin ne gördüğümü düşünmekle meşguldüm. Evimiz sonsuzluğa açılan denize yakındı. Benim için deniz sonsuzluk demekti. Saat erken olduğu için evdeki herkes uyuyordu. Mevsimde yaz olduğu için hava o kadar soğuk değildi. Çok sevdiğim dayımın aldığı mavi şort vardı altımda. Üstümde de mavi t-şört vardı. Annem almıştı halamlara gittiğimizde halk pazarından. Çok seviyordum bu iki mavili elbisemi. Denizi, sahili, kumsalıda çok seviyordum. Hemen terliklerimi giyinip koşa koşa sahilin yolunu tuttum. Sabahın en güzel anlarından birisini yaşıyordum. Her zaman bu şekilde erken kalktıp denizi seyredemiyordum. Daha doğrusu erken kalkamıyordum.

Deniz benim içimi açıyor. Sanki yaz sıcaklığından dolayı terlemiş olan bütün organlarımı dışarı çıkartıp serin bir rüzgar estiriyordu. O denli rahatlama hissi kaplıyordu her yanımı. Gece gördüğüm rüya hâlâ aklıma gelmemişti. Rüyamı hatırlayamamam üzmüştü beni. "Nasıl olurda gördüğüm en güzel rüyayı hatırlayamam yaaa :(" diyip gözyazşı dökmüştüm denize 3-5 damla. Bende başka şeyler düşünmeye başladım. Güneş denizin içerisinden fışkırırcasına doğuyordu. Gözlerim kamaştı bir anda güneşin yaydığı aydınlıktan.

Gece ne gördüğümü sanırım hatırladım. İlkokul 3'e gidiyordum ve okul bitmişti. Önümüzdeki sene 4. sınıf olacaktım. Babamın beni her zaman kandırdığı olay geldi aklıma. Rüyamda da onu babamın aldığını ve adeta mutluluktan gökyüzünde uçuyormuşum gibi hissetmiştim rüyamda. Evet... Adım gibi hatırlıyorum... Mavi bir boya kutusundan çıkmışcasına masmavi bir bisiklet görmüştüm rüyamda. Babamın her sene beni kandıran "Karnen iyi gelirse alacağım" "Derslerine çalış sana bisiklet alacağım" cümleleri aklımda uçuşuyordu. Bir anda babama çok kızmaya başladım. NEden almıyordu. Halbuki birinci sınıftan beri bütün notlarım çok güzeldi. Hepside 5 pekiyi idi. Hemde öğretmenim benim karneme her sene kırmızı kurdele takardı. Benim için karnemdeki o kırmızı kurdele çok değerliydi. Sanki dünyanın en zeki çocuğu oluyyordum bir anda, bir anda benim kadar iyi notları olan başka birisi yokmuş gibi hissediyordum. Öğretmenime "Öğretmenim, siz bana kırmızı kurdeleyi verdiniz. Babamda bana mavi bir bisiklet alacak ve o zaman çok mutlu olcam." derdim. Oda gülümseyerek "Evet.." derdi.

Babam beni 3 senedir kandırıyordu. Çok üzülmüş ve kızmıştım babama. Çok seviyordum ama bana bisiklet almadığı için küstüm ona. Denizin güzelliğini seyrederken ilk defa bu kadar huzursuz olmuştum. Babama olan kızgınlığımdan gözlerimden dolu dolu yaş süzülüyordu. Aladım, ağladım, ağladım... Elime aldığım bütün taşları denize fırlattım. Sanki karşımda babam varmışcasına "Al sana! Al!! Başın yarsın taşlar! Öl! Bana neden bisiklet almıyorsun?" gibi söylenmeye başlamıştım. Denizi kendimce biraz döverek sakinleştim sonunda. Saatte ilerlemeye başlamıştı. Annami evimizin balkonundan bana bakarken gördüm. Eliyle yaptığı "Eve gel." hareketini anladım. Gözyaşlarımı sildim. Kendimi avuttum yine o yaz. Yine kendimi kandırdım ve önümüzdeki seneye babamın beni kandırmasına izin verdim. ÇOk şey değildi istediğim. Sadece mavi bir bisiklet istiyordum. Ama olmadı işte... Çocukluğumda bisikletim hiç olmadı...
.

2 yorum:

  1. her çocuğun bir bisiklet hikayesi vardır sanırım. benimkiside "kırmızı bisiklet" ti. bende 9 yaşlarındaydım, durmadan bisiklet istiyordum babamdan. mahalledeki çocuklardan "bi tur sürebilirmiyim" diye bisikletlerini istemekten çok sıkılmıştım. sonra bir gece yarısı dişim ağrımaya başladı. gecenin üçünde kıvranıyordum. babam beni apartopar nöbetçi bir dişçiye götürmüştü. dişimin çekilmesi gerekiyormuş. doktor iğneyi hazırlarken hırçınlaşmaya başladım. babam bir yandan doktor bir yandan kilitlediğim dişlerimi açmak istiyorlardı. bense inatla açmıyordum. ve beklemediğim bir anda ağzımı açmam için babamdan şiddetli bir tokat yemiştim. tokatın ardından önce koltuktan sonrada dispanserden dışarı fırladım.. babam arkamdan koşuyordu... ve sesi hala kulağımda "duuur kızım, koşma. özür dilerim, senin iyiliğin içinde, bekle lütfen, yarın bisiklet alıcam lütfen koşmaa bekleee...." hala dün gibi duyarım bu sözleri. ertesi gün sokakta oynarken, sokağın başında babamı gördüm elinde bir "kırmızı bisiklet"...
    babam sözünü tutmuştu, ve ne gariptir ki o anlamsız tokatın ardından bir daha dişim hiç ağrımadı...
    işte böyle, biraz uzun oldu ama güzel bir bisiklet hikayesine kayıtsız kalamadım...
    ama biraz buruk kaldım, keşke sende benim gibi "mavi bisiklet"ine kavuşabilseydin...
    bilirim ki şimdi en kral mavi arabaya da binsen, asla o zamanlardaki mavi bisiklet kadar istemeyeceksin onu....

    YanıtlaSil
  2. Bence o kadar üzülme Bery..
    Bir çok kişi var çocukluğunda bisikleti olmayan..
    Kimi aileler maddi yetersizlikten kimileri tehlikeli diye almıyorlar çocuklarına bisiklet falan..
    Hem çocukken bisiklete çok binen kambur oluyor genelde..
    Şu anda kızmıyorsundur yazıda anlattıkların gibi..Ama olsun.Ben bunları yazmak istedim sana yine de..
    Çünkü bana da almadılar ve ben hala bisiklet kullanmayı bilmem :(

    YanıtlaSil