
Değişik tiplerde, değişik düşüncelere sahip arkadaşlarım bulunuyor. Ne tür iş yaptıklarını söylememe gerek yok. En iyisinden en kötüsüne kadar düşünebilirsiniz. Maddi açıdan durumu çok iyi olanda ve sürünende var. Orta seviyeli kendi yağında kavrulanda var. Zengin olanların burunları bir karıç havada dolaşıyor genelde ve hiçbir şekilde genel kültür olsun felan bilgisi yok. Hatta anıtkabirin nerede olduğunu dahi bilmeyenler var. Ayları adam akıllı sırasıyla sayamayanda var. O kişide şuanda askerde. Umarım adam olurda gelir. Haksızlık etmeyeyim her ne kadar ayları sayamasada iyi çocuktur kendisi.
Solcu bir arkadaşım var, sapına kadar solcu. Atatürk'ü herşeyden çok sever kendisi. Bir çay bahçesine oturuyorduk lafı ldu konu açıldı atatürk ve osmanlı'dan. Ne hikmetse bu çocuk atası olan osmanlıları sevmiyor ama atatürk'ü onlardan daha çok seviyor. Tamam atatürk'ü sevebilirsin bişe demem ama osmanlılara olan bu kin ve sevgisizliğinin sebebi ne? Soruyorum cevap yok, sürekli farklı nedenler ve sudan sebepler söylüyor.
4 kişi oturuyoruz masada. Ben, solcu arkadaşım, kuzenim ver bir arkadaş. Bir ara şöyle bir muhabbet geçti aramızda. Aklımda kalan kısmı ile diyalog halinde yazıyorum.
- Tamam lan. Herşey biliyosun tam solcusun atatürkü seviyosun. Peki anıtkabir nerede?
- Yunanistanda tabii ki olum.
- Ankara'da olmasın?
- (kuzenim esprisine söylüyor.) Evet lan yunanistandaydı.
- Lan yunanistanda işte kafamı karıştırmayın!
- Tamam abi bildin ne diyelim haklısın...
....
Bu şekilde devam etti. Ben şoka girdim resmen. Anıtkabirin ankara anıttepede olduğunu bilmesi için profesör olmasına gerek yok. Hiç kimsede bu bilgiyi doğru bir şekilde hafızasında tutması için pek fazla birşey beklemez ondan. Hatta hiçbirşey beklemez. Biz bir defa yakaladık kekliği. Dururmuyuz. Peki atatürk'ün annesinin adı neymiş biliyor musunuz? Emine! Evet yanlış yazmadım bu solcu arkadaşım "Atatürk'ün annesinin adı neydi?" sorumuza ilk başta zeliha demiş ve kuzenim vasıtası ile emine ismi beynine işlenmiş. Çocuk en sonunda "Atatürk'ün annesinin adı emine. Atatürkü severim, sapına kadar solcuyum. Bunu bilmicemde neyi bilicem lan.(diyerek gülüyor tabii)" şeklinde bir cümle kurdu.
Bu tarz arkadaşlarım olduğu için kendimden utanıyorum. Çocukta afedersiniz b*k gibi para var. Para değiştirmiş adamı. Öyle böyle değil ya. Herhangi bişe olsun direk para ile çözüm buluyor çocuk. Para dedim aklıma bişe geldi :) Bu akşam bu yazıyı yazmaya gelmedne önce bir oyun oynadım. Küçük çocuklar gibi :) Monopoly gibi bir oyun ama adı "Hepsi Benim". Aynı mantık. İstanbul ilçeleri var.
İlk başlarda kardeşim çok iyi gidiyordu. Ben en geriden gelen kişiydim. Hızlı giden kardeşim ilk batan kişi oldu. Ardından diğer arkadaş batta. İkinci arkadaş battığı sırada ben en zengin kişi olarak oyunca liderliğimi sürdürdüm. İkincide batınca oyuncaki mal varlıklarının %80- %90'ı bana aitti :) Ne zamandır bu şekilde oyun oynamıyordum. İlk başlarda mal varlıklarımı ipotek dahi ettirmiştim her defasında son anda kurtardım.
Güzel bir oyun, her yaşta oyanır. Deneyin eğleneceksiniz. Birde unutmadan bu pazar çok yoruldum. Cumaretsi gecesi 4 gibi yattım ve sabahda 11 gibi uyandım. Bu benim için az bir uyku oldu. Evde boya badana işleri vardı. Heryeri boyadırlar birtek benim oda kalmıştı. Bizde çok güzel bir mavi renkte boya alarak odamı boyadım. İnan ki kendi odamı temizlerden, boyarken ya da düzenlerden acayip derecede haz alıyorum. Seviyorum bu tarz bir iş yapmayı. Odam masmavi şuanda. Bu sefer mavi duvarlar içerisinde mahkum kaldım.
Her zaman bu tarz işlerinizi kendiniz yapın, çok zevkli oluyor.