11 Eylül 2009 Cuma

Ölümler etkilemeye başladı beni.

Ölüm her insanın kaçınılmaz bir sonu. Ölmeyip yüzyılar boyunca yaşayan birilerini gördünüz mü hiç? eğer gördüyseniz bana da ahber verinde gidip uzun yaşamak için birkaç tüyo alayım.

O kadar uzun yaşayıpda ne yapacağım ki? Canım sıkılır kesin. Eğer normal şartlar altında 250 sene felan yaşabiliyor olsaydım kesinlikle geç evlenirdim herşeyden önce. Çünkü erken evlenmek iyi değil erkek için. Kadın için bilmem ama erkek için iyi olmadığını düşünüyorum. Basit bir örnek vereyim. Bir arkadaşım evlendiğine balayına çıktığında pişman olmuş. Genç yaşta evlenip antalya ya balayına gitmiş. Kaldığı otelde onun yaşındaki gençlerin taş gibi yabancı hatunlarla takıldığı görünce içine dokunmuş. Düşünsenize bi. O yaşta bir kadına bağlı kalıyosun başka birşey yapamıyorsun. Bütün çiçeklerden biraz bal almak tadın bakmak lazım. Sonra gider bi çiçeğin üzerinde ölürüz. Sonumuz böyle olacak zaten.

Bak ben ne diyecektim ne dedim şimdi. Aslında ölümden bahsedecektim biraz. Üç gün önce karşı apartmanda oturan ve benim tanımadığımız komşumuz kalp krizi geçirdi ve hastaneye yetiştirilemeden vefat etti. Adamı hiç hatırlamıyorum. Bu 3. kriz geçirişiymiş. İstanbula geldiğimde insanların gerçek yüzlerini öğrendim. O yüzden fazla kimseyle tanışmak istemedim. Tanısam da ne fark edecek. İzmirde çocukluğumu geçirdiğim canımdan çok sevdiğim arkadaşlarım, dostlarımdan çok daha aşğı seviyede bu insanlar. Bencilliği, nankörlüğü istanbulda öğrendim ben. İzmirde böyle şeyler yaşamazdım. Çok iyi bir ortam vardı.

Herneyse. Bu komşumuzun benden 1-2 yaş büyük iki tane oğlu var. En çok çocuklara üzüldüm. İsimlerini biliyorum ama muhabbetim çok çocuklarla. Cenaze akşamı başsağlığı diledim. CEnaze namazına gittim o kadar. Daha fazlasını yapamazdım. Kaldıramıyorum artık. 2009 yılı çok iğrenç geçti. Babaannem, arkadaşımın abisi, diğer bir arkadaşımın annesi(babasıda geçen sene vefat etmişti) bir bu bu yeni olay. Komşumuz vefat etti. Babamda etkilendi bu son olaydan. Yaşilerleyince haliyle oluyor bunlar ama ben babamsız bir hayatı düşünemiyorum. Delirirdim belkide.

Ölümden korkmuyorum ama hazırda değilim. Derler ya imtihan dünyası diye buraya. Ben kesin sınıfta kalırım. Olumlu düşünün, gülümseyin her zaman, kendi kendinizi motive edici şeyler yapın. Şu kısa hayatınızda kimseyi incitmeyin. Kısaca "insan" yaşayın ve ölün gidin.

Kafam çok karışık son zamanlarda. Saçmaladıysam affola.

5 yorum:

  1. Ölümü hep hatırlamak ama sürekli takılı kalmamak lazım tabi ;) Hem hangi insan ölüme hazır ve nazır yakalandı ki...

    Şu erken evlenme meselesine her çiçekten bal alma meselesine girmicem yoksa çok yazarım :P

    YanıtlaSil
  2. aslinda ölümler kücükken vurmali insanlari.
    kücüksün ya anlamiyorsun kim gitti kim kaldiyi.

    YanıtlaSil
  3. http://civildiyorum.blogspot.com/2009/09/mim-odul.html burun ödülünüz beyfendi:)

    YanıtlaSil
  4. her nefis ölümü tadacaktır ;)

    YanıtlaSil
  5. bu ara benim de kafamı sorguluyor bu durum..ölcek olsam en fazla yapamayacaklarıma üzülürdüm heralde..teomanın çoban yıldızında anlattığı gbi

    YanıtlaSil