Yarı korku, yarı tedirgin bir şekilde girdi sokağa. Gözleri bulanık görüyordu. Karşısındaki cisimleri zor ayırt ediyordu. Çok viski içmişti meyhanede. Bardakların biri boşanıyor diğeri doluyordu. Onun aşırı şiddetine dayanamayan karısı ve iki çocuğu evden ayrılalı üç hafta oluyordu. Böyle olmasını istememişti. Her zaman içer, çocuğunu ve karısını döverdi ama bu son yaptığı hiç akıl kârı birşey değildi. Karısını neredeyse bıçakla öldürecekti ki komşuları son anda evde kopan gürültüyü duyarak eve gelmişlerdi. Son anda kadın ve çocukları sarhoş adamın elinden kurtarmışlardı. Kadın o geceden sonra evinde durmadı. Hemen o gece çocuğunu alıp annesinin evine gitmişti.
Adam sokakta ilerlerken karşısında belli belirsiz bir koyuluk belirdi. Ayırt edemedi. Ne oldukları ya da neye benzedikleri hakkında hiçbir fikri yoktu. İçinden lanetler okudu, bol bol küfür etti. "Keşke bu kadar içmeseydim" diyebildin içinden sadece. En azından karşıdan gelenin kim olduğunu görürdü ve ona göre davranırdı. Gecenin bu saatinde karşıdan gelen hırsızda olabilirdi, katilde, adam dövmek için sinsi tilki gibi zaman kollayan gece bekçisi de... İçinde küfürler savurmaya devam ettikçe siyah karartı yaklaşmaya başlıyordu. Hava soğuk ve hafif yağmurluydu. Yerlerde daha önceden yağmış yağmurdan kalan su birikintileri vardı. Boğazını yırtarcasına bir balgam attı görebildiği yerdeki tek su birikintisine.
Cisimi artık ayırt edebiliyordu. İki tane iri yarı adam. Sadece kendisinin üzerine doğru ilerlediklerini gördü. Savrularak yürümeye devam etmeye çalıştı. Sanki dizlerinin bağı çözülmüştü de o sarhoş kafayla ayakta duramıyordu. Korku ilik ilik içine işlemişti. Karşıdan gelenler iyice yaklaşmıştı. Artık az çok yüzlerini de çıkartabiliyordu. İki tane iri yarı adam gelmişti yanına. Kendisine ne yapacağını kestiremediği için diz çöküp olduğu yerde onları beklemeyi tercih etti.
Adamlardan birisi elini onun omzuna koyduğunda bir anda irkildi. Kendini toparlamaya korktuğunu belli etmemeye çalışıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder