20 Şubat 2010 Cumartesi

Bery was here (son yazı)

Merhaba sevgili seyirciler. Yeni ve son yazı ile tekrar size merhaba diyoruz fakat bundan sonra bir daha hiç "merhaba" diyemeyeceğiz. Çünkü bu son programımız...

Bir seneyi aşkın bir süredir blog yazıyorum. Sizlerde sağolun bu yazıları okuyor ve yorumluyordunuz. Son zamanlarda benim artan yoğunluğum sanırım blogumdaki yazıların okunma ve yorumlanma sayısını azalttı. Bu normal bir durum. Eğer ki yazar yazı yazmazsa okuyucu sürekli aynı yazıları mı okuyacak? Tabii ki hayır. Bu da sıkıcı olur zaten.

Herneyse lafı fazla uzatmak istemiyorum. Bu blogu kapatıyorum sevgili seyirciler. Emeği geçen herkese teşekkürler. Artık Bery diye birisi yok. Çünkü o öldü. Artık yok. Kimbilir başka zamanlarda başka şeylerle karşınıza çıkar. Orası hiç belli olmaz. Mesela ben bu son yazıyı yazıyorum ya eminim bunu dahi okumayacaklar, yorumlamayacaklar. Belki bazı kişiler yorumlar onlar hariç tabii.

Okuyucularıma Son Notum

Sizlerle her ne kadar sanal ortamda birbirlerimizin bloglarına yaptığımız yorumlar ile tanışmış olsak da, her ne kadar gerçek hayatta yüzümüzü dahi görmemiş olsak da sizleri sevdim. Seviyorum. İyi insanlarsınız. Blog yazmak, birşeyler paylaşmak çok güzel. Ben senelerce bunu yaptım. Sakın ola ki benim gibi blogunuzu kapatmayın. Sanırım ben biraz maymun iştahlı bir insanım. Belli bir zaman sonra bazı şeylerden sıkılıyorum. Şuanda bu bloga yazı yazmaktan da sıkıldım. Şimdiye kadar bunun gibi birçok site kapattım. Ama bu son olacak. Bir daha hiç yazmayacağım.

Eğer ki farkında olmadan kalbinizi felan kırdıysam özür dilerim.(dua edin kafanızı kırmadım :p ) Hakkınızı helal edin. Ben helal ediyorum. Gerçi şuanda da saçmalıyor olabilirim belki. Herneyse...

Kıraç - Gidiyorum şarkısını dinleyin efenim. Dinledikçe beni hatırlarsınız artık :) Söylecek başka birşey kalmadı sanırım. Kalın sağlıcakla...

3 Şubat 2010 Çarşamba

Bu gece gördüm

Son zamanlarda farkındasınız ki pek fazla birşeyler paylaşamıyorum. Şimdide aklıma gelen gülünç, dramatik bazı olaylarımı anlatacağım.

Dün gece değişik bir rüya gördüm. Ne zamandır görmediğim insanı rüyamda gördüm. Üniversite zamanımda deliler gibi sevdiğim o kızı gördüm. İlginç bir şekilde gördüm. Rüya şu şekilde. Böyle sınıf gibi bir yerdeyiz. Tahminimce bu sınıf benim İzmir'deki ilk okuluma felan benziyor. Benziyor değil o sanırım. Bende kendi sıramda tek başıma oturuyorum. O ise benim iki sıra arkamda oturuyor. En arkadaydı o bende onun 2 sıra önünde. Hayal edin işte. Daha sonra ne olduysa bu bi arka sırama daha sonra da yanıma geldi. Dersteyiz ama nasıl dersteyiz? Benim sıramda bisküviler felan var. Böyle kola felan. Ben gem ders dinliyor hemde birşeyler yiyorum. Aynı zamanda oturduğum sıra da duvar tarafında. Ben duvara yaslanıyorum yani. Ben duvara yaslanıp oturuken o geldi yanıma oturdu. Bende hiç islifimi bozmadan oturuyorum öyle. Gayet ciddi bir tavırla tahta da yazanları defterime not ediyorum.

Daha sonra masada oluşan fazla çöperi kola bardaklarını felan atmak için yüz ifadem ile izin isteyim çöpleri atmaya gidiyorum. (Şuanda tenefüsteyiz. Nasıl oluyorsa.(Rüya da bile gülümsemesin de ki tatlılık kendisini belli ediyor.)

Her ne hikmet ise benim üniversite sınavına hazırlandığım dergiler çıkıyor ortaya. Bana biraz kızıyor. (daha önceden bana sormuş 'dergileri çalışıyor musun? ordaki soruları çözüyor musun?' diye). Bir dergiyi açıp fizik konusunda çözmediğim bir soruyu gözüme sokarcasına gösteriyor bana. Bende soruyu zaten bildiğimi ve o tarz soruyu defalarza çözdüğümü söylüyorum. 'olsun bir daha çöz. ne olacak sanki?' diyor.

Daha sonra da öyle devam ederken annem gelip uyandırıyor işte. Böyle birşey. Rüyamın başrol oyuncusu ise Gebze'de oturuyor. Bir defa gitmiştim oraya o da bu tarafa gelmişti. Uzun zamanlarda görüşemiyoruz. Şuanda ki modumuz arkadaşlık. Ben zamanında bütün sevgilim ona göstermiş ve derdimi anlatmıştım. Karşılıksız çıktı benim sevgim. Öyle kaldı da kaldı işte.

Zaten şimdi de gelse bana "seni seviyorum" dese kabul etmem sanırım...