27 Temmuz 2009 Pazartesi

Anıtkabir nerede? Yunanistan'da!

İstanbuldaki arkadaş çevremde bulunan her insan sanki özenle seçilerek gönderilmişler benim yanıma ya da ben onların yanlarına gönderildim. Bilemiyorum.

Değişik tiplerde, değişik düşüncelere sahip arkadaşlarım bulunuyor. Ne tür iş yaptıklarını söylememe gerek yok. En iyisinden en kötüsüne kadar düşünebilirsiniz. Maddi açıdan durumu çok iyi olanda ve sürünende var. Orta seviyeli kendi yağında kavrulanda var. Zengin olanların burunları bir karıç havada dolaşıyor genelde ve hiçbir şekilde genel kültür olsun felan bilgisi yok. Hatta anıtkabirin nerede olduğunu dahi bilmeyenler var. Ayları adam akıllı sırasıyla sayamayanda var. O kişide şuanda askerde. Umarım adam olurda gelir. Haksızlık etmeyeyim her ne kadar ayları sayamasada iyi çocuktur kendisi.

Solcu bir arkadaşım var, sapına kadar solcu. Atatürk'ü herşeyden çok sever kendisi. Bir çay bahçesine oturuyorduk lafı ldu konu açıldı atatürk ve osmanlı'dan. Ne hikmetse bu çocuk atası olan osmanlıları sevmiyor ama atatürk'ü onlardan daha çok seviyor. Tamam atatürk'ü sevebilirsin bişe demem ama osmanlılara olan bu kin ve sevgisizliğinin sebebi ne? Soruyorum cevap yok, sürekli farklı nedenler ve sudan sebepler söylüyor.

4 kişi oturuyoruz masada. Ben, solcu arkadaşım, kuzenim ver bir arkadaş. Bir ara şöyle bir muhabbet geçti aramızda. Aklımda kalan kısmı ile diyalog halinde yazıyorum.

- Tamam lan. Herşey biliyosun tam solcusun atatürkü seviyosun. Peki anıtkabir nerede?
- Yunanistanda tabii ki olum.
- Ankara'da olmasın?
- (kuzenim esprisine söylüyor.) Evet lan yunanistandaydı.
- Lan yunanistanda işte kafamı karıştırmayın!
- Tamam abi bildin ne diyelim haklısın...
....

Bu şekilde devam etti. Ben şoka girdim resmen. Anıtkabirin ankara anıttepede olduğunu bilmesi için profesör olmasına gerek yok. Hiç kimsede bu bilgiyi doğru bir şekilde hafızasında tutması için pek fazla birşey beklemez ondan. Hatta hiçbirşey beklemez. Biz bir defa yakaladık kekliği. Dururmuyuz. Peki atatürk'ün annesinin adı neymiş biliyor musunuz? Emine! Evet yanlış yazmadım bu solcu arkadaşım "Atatürk'ün annesinin adı neydi?" sorumuza ilk başta zeliha demiş ve kuzenim vasıtası ile emine ismi beynine işlenmiş. Çocuk en sonunda "Atatürk'ün annesinin adı emine. Atatürkü severim, sapına kadar solcuyum. Bunu bilmicemde neyi bilicem lan.(diyerek gülüyor tabii)" şeklinde bir cümle kurdu.

Bu tarz arkadaşlarım olduğu için kendimden utanıyorum. Çocukta afedersiniz b*k gibi para var. Para değiştirmiş adamı. Öyle böyle değil ya. Herhangi bişe olsun direk para ile çözüm buluyor çocuk. Para dedim aklıma bişe geldi :) Bu akşam bu yazıyı yazmaya gelmedne önce bir oyun oynadım. Küçük çocuklar gibi :) Monopoly gibi bir oyun ama adı "Hepsi Benim". Aynı mantık. İstanbul ilçeleri var.

İlk başlarda kardeşim çok iyi gidiyordu. Ben en geriden gelen kişiydim. Hızlı giden kardeşim ilk batan kişi oldu. Ardından diğer arkadaş batta. İkinci arkadaş battığı sırada ben en zengin kişi olarak oyunca liderliğimi sürdürdüm. İkincide batınca oyuncaki mal varlıklarının %80- %90'ı bana aitti :) Ne zamandır bu şekilde oyun oynamıyordum. İlk başlarda mal varlıklarımı ipotek dahi ettirmiştim her defasında son anda kurtardım.

Güzel bir oyun, her yaşta oyanır. Deneyin eğleneceksiniz. Birde unutmadan bu pazar çok yoruldum. Cumaretsi gecesi 4 gibi yattım ve sabahda 11 gibi uyandım. Bu benim için az bir uyku oldu. Evde boya badana işleri vardı. Heryeri boyadırlar birtek benim oda kalmıştı. Bizde çok güzel bir mavi renkte boya alarak odamı boyadım. İnan ki kendi odamı temizlerden, boyarken ya da düzenlerden acayip derecede haz alıyorum. Seviyorum bu tarz bir iş yapmayı. Odam masmavi şuanda. Bu sefer mavi duvarlar içerisinde mahkum kaldım.

Her zaman bu tarz işlerinizi kendiniz yapın, çok zevkli oluyor.

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Bu ne güzellik!

Ankaradaki kankam ile beraberim. Onunla ankaranın güzel yerlerini geziyoruz. AnkaMall diye bir yer var Ankarada. Bilenler bilir. Sanırım ordaydık o zaman.

Çok güzel konulu bir filmi seyretmek üzere giriyoruz sinemaya. Biletlerimizide aldık ama o ısmarlardı. Her zaman ben alcak değilim ya. Her neyse sinema bitti herkes tek tek çıkıyor. Benim önümden çıkan bayan mükemmeldi. Sinema salonun çıkarkan merdivenlerden aşağı iniyor ve ilk başka yüzünü gördüğüm, arkasından bakmaya devam ettiğim kız hakkında o kısa anda çok şey düşündüm. Aklıma neler gelmedi ki. Hayatımda ilk defa ilk bakışta aşk'ı yaşamıştım sanırım..

Görünce sizinde gözlerinizin kamaşacağından eminim. Sinemadan çıktık. O çıkışta benim ona baktığımı fark etti ve bana karşı tatlı bir gülümseme gönderdi. Sinemaya tek başına gelmişti. Hiç kimse yoktu yanında. Ben ise kankam ile beraberdim. Ankaranın kızlarını her zaman beğenmişimdir bu da güzeldi. Yürüyen merdivenlerden alta kata doğru ilerliyoruz, o da yine önümüzden gidiyor. Bana bakmaktan alamıyor gözlerini. Bende ona bakmaktan. Kankama şöyle diyorum. "Sen iki dk bekle geliyorum hemen ben." der demez kızın yanına gidiyorum. Güzel bir girişin ardında muhabbet gırgır şamata kendimizi otomatik kapının ardında dışarıda buluyoruz. Kankamda peşimden gelmiş kenarda beni bekliyor, kızla aramdaki tatlı sohbeti bozmak istemiyordu.

Sanki uzun zamandır tanışıyor ve uzun zamandır birbirimizi görmüyor iki deli aşık gibiydik. Ona sımsıkı sarıldım ve bir daha bırakmadım. Korkmayın neesi kesilecek kadar fazla sıkmadım. Kıyamam ben ona. Sarışındı, uzun boyluydu. Uzun boyu ancak benim omuzlarıma kadar geliyordu. Haliyle benimde boyum uzun yabana atmamak gerek. Gözleri ela. Mükemmel bakışları var. Bakışlarıyla yanıyor, kavruluyorum resmen.. Hayatımın anlamını bulmuştum bırakmak istemedim.

Tuttum elinden "gel benimle" dedim gelmedi. Elinden iyice bir asıldım "beni sevmiyor musun?" dedim kendime doğru çektim biraz yanaştı. Bir daha geri dönmek istedi. Ben gitme dedikçe annem üzerimdeki yoganı çekiyor annemde "babane gideceğim" diyordu.

Dün gece çok güzel olan bu rüyayı gördüm. Tabii ki bu kadar ayrıntılı değil. Bazı yerleri ben salladım ama kızın özellikleri bakımından bir tane bile atmasyon yoktur. Sanırım bir kız arkadaş bulmam lazım. Çok bunalım çoooook.

17 Temmuz 2009 Cuma

Sence ne tür aşk?

bir erkeğin/bayanın birbirine karşı yaşadığı aşk mı yoksa manevi aşk mı?

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Yeni film çekimleri için Ankaradayım

Bu hafta içerisinde çarşamba günü gündüz saat 10da İstanbuldan yola çıkarak Ankara'ya geldim. Öğleden sonra felan Ankara'daydım.
Ankara'nın yeri kalbimde yeni yerini aldı gibi. Bu sene baya geldim Ankara'ya. Her defasında ayrı nedenle, son defa gidiyorum mantığı ile. Ailemi hep bu yalanlar/bahaneler ile avutmaya çalıştım. Bence pek yeterli olmadı ki annem artık "ne var bu ankarada. durduk yere neden gidiyorsun. daha 2-3 ay önce gitmedin mi?" diyor.
Aslında buraya hiç gelmeyecektim. Planımda bu yoktu. Yeni bir film çekilecekmiş beni çağırdılar. Bende "tabii ne demek, bu bizim işimiz" diyerekten koşarak çıktım piste. Normal şartlar altında Konya da olacaktım. Yani oraya gidip tekrar istanbula dönecektim ki böyle oldu. Ziya diyeyim. Lakabı ziya olsun. Böyle bir arkadaşım var üniveristeden. ayyaş diye bahsettiğim bir arkadaşım vardı belki hatırlarsınız. Onun antalyada liseden arkadaşı. Ziya bir süre sonra istanbula taşınınca beraber takılır olduk. Hatta iş bakımından ciddi planlarımız var. Bu admaın yüzünden ankaraya geldim. Kötü mü oldu? Hayır. İyi oldu. Hemşerim diye birisindne bahsetmiştim yine,can dostum bir bayan. O da ankarada yaşıyor ama şuanda başka bir şehirde olduğu için görüşemedik.
Konya'ya da gitme nededim şu. Benim üniversiteden bir arkadaşımın düğünü var oraya gidiyorum.
Yarın sabah gün aşığı ile konya yolculuğum başlayacak. Sabahın erken saatinde yola çıkacağım. Ankara da baya bir zaman geçirdim zaten. Çarşambadna pazar gününe... Cuma günü hacettepe üniveristene uğradım. Ufak tefek bir kaç işim vardı hallettim. Ardından Mamak'a gittim. Asker bir arkadaşım vardı. 3-4 saat bekledim ama yinede arkadaşımla görüşemeden geriye döndüm. Nisanda da gelmiştim ankaraya. O zaman vaktim yetmediği için görüşememiştim bu seferde gittim hiç görüşemedim. Sorunlar hiç bitmez.
Mutsuzum herşeye rağmen. İnsanın tonlarca parası olsa, çevresinde onu seven tonlarca insan olsa, belli bir saygınlığı olsa vs daha birçok şeyi olsa da onu gönülden seven bir eşi/sevgilisi olmadımı yalnızlık çekiyor. Ben bunu yaşıyorum şuanda ve iğrenç bişe. Biri beni sevsin!
Arkadaşlarım şuanda salondalar. Bir kısmı batak oynuyor bir kaçıda ps2 oynuyor. Batağı bilmem, ps2 ile aram olmaz. Teknolojik aletlerde oyun oyanmayı sevmeyenlerdenim. Yalnız browser oyunlarının hastasıyım demiyeyimde severim hatta birisini şuanda oynuyorum ingiltere serverlarında.
Konyada evlenen arkadaşım benimle yaşıt değil. Abi dediğin gönülden sevdiğim birisi. Konyayı ve konyalıları pek sevdiğim söylenemez. Aranızda konyalı varsa alınmasın çünkü her yörenin iyiside vardır kötüsüde. Benim memleketim hakkında da bu şekilde düşünenler vardır, saygı duyarım. Konyada ki düğün gerçekten süper olacak. Lise yıllarından bu yana birbirini seven bir çift evlenecek yarın akşam. Liseden bu yana birbirlerini deli gibi seviyorlar. Kız çocuğun üniversiteyi bitirmesini bekliyor. Ardından bu hasrete birde askerlik eklenince yarınki düğün onlar için mutluluğun ta kendisi olmasında ne olsun!
Allah mesut etsin. Hepimize kendimiz için hayırlı olan nasip olsun. Benim için evlilik son iş. Olsa süper olur, olmasa pek birşey kaymetmem. Kendinize iyi bakın. Bu filmin ardı arkası kesilmeyebilir. Söylemeden edemicem. Ankaranın kızları çok güzel.
Birde ankarada gerçekten hava çok sıcak. Cuma günü caddelerde/sokaklarda gezmekten resmen haslandım desem yalan olmaz. Birde tenim hassas benim. Hemen güneşte yanıyor. Eve gidince annem rengimden dolayı tanımazsa pek şaşırmam. Siz siz olun, dikkat edin. Şimdi konya daha çok sıcaktır. Gözünü sevdiğimin izmiri. Seni özledim ve otobüs durağındaki bayanı...

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Genel olarak biz insanlar çok farklı varlıklarız

Bu akşam eski arkadaşlarım dediğim üniveriste sınavına hzırlanırken dershaneden tanıştığım arkadaşlarımda beraberdim.

Onlarla sık sık telefon ile görüşmesekte birbirimize karşı bağlılığımız ayakta tutuyor dostluğumuzu. Arkadaşımın birisi "bery sen çok zayıflamışsın abi" ladı beni bitirdi. Moralim bozukdu resmen. Bende hemen "Yok be kanka ya ne zayıflaması. Her zamanki halim" dediysemde çocuk doğru söylüyordu. Baya bir zayıflamış ve çökmüştüm. Son 1-2 aydır adam akıllı yemek yemiyorum zaten. Sabahlerı işe giderken kahvaltı yapasım hiç gelmediği için kahvaltı yapmıyorum. İş yerine gittiğimde iki lokma birşeyler yedikten sonra da öğle yemeğini bekler oluyorum.Öğle yemeği zamanı geliyor yemekte yine birşeyler yiyesim gelmiyor. Bir tbak çoba yiyor çıkıyorum yemekten. Birde evde yemediğim bazı çeşit yemekleri işyerinde yiyen bir insanım.

Arkadaşlarla buluştum dedim ya tek tek ayrıldık. Cafeden çıktıktan sonra birisini tramway'da bıraktık. İki kişi kaldık. Bende onu bir cadde kenarında bıraktım o da ordan minibüse binip gidecekti. Bende diğer caddeye gidip minibüs beklemeye başladım. Minibüse bindim. En önde şöförün arkasındaydım. Bir bayan geldi yer verdim. En arkada boş yer vardı oraya geçtim. Önümde bir bayan oturuyor. Bende tam onun arkasındaydım. Kız gelse "senden hoşlandım" gibi bir cümle kursa ona o cümleyi söyleten dilini yedirecek durumdayım. Sevgilim olsun, biri beni sevsin istiyorum ama kız ağırbaşlı olsun istiyorum. Gerçi nu örneğin ağırbaşlılıkla pek alakası yok ama öyle her yerde herşeye de birşey anlamadan maydonoz olmaması gerekir.

Cumartesi akşamı halı saha maçı yaptık. Organizasyonu ben düzenledim. Zar zor sahaya attık kendimizi. Çok koştum çok yoruldum. Pazar günü öğleden sonra saat 2 de uyandım. Çok iyi uyudum. Maçı gece yaptık desem yeridir. Eve gelince bir duş aldım ve yattım. Haftanın ve maçın yordunluğunu böyle atmış oldum.

Söylemeden edemeyeceğim. Minibüslerde insanları bazen süzerim. Ne yapıyor ya da yapmaya çalışıyor gibisinden. Birde ben acayip meraksızımdır. Yani yok birisi bişe demiş, o şunu yapmış, bu bunu yapmış millet dedikodu yapar ama ben "banane" der geçerim kenara. Merak etmem. Herneyse... yine böyle sıradan bir gün. Minibüse bindim bir yere gideceğim. Ben ya en arkaya ya da en öne otururum minibüste. En arkadayım. Şöförün arkasındaki koltuğa genç bir bayan oturdu. Onun ardındna 2 tane hanzo bindi minibüse. Diğer önümdeki koltuğa oturdu diğeride ücreti ödüyor. Şöföre parayı verdi abi bu hanzo, paranın üstünü alana kadar hayatında hiç kız görmemiş gibi kıza bakıyor. Ulan ne mallar var. Adamda ne tip var ne bişe. Şahsen benim bacım olacak ordaki bayan gider o adamın gözlerinin yerine çiğköfte koyarım.. Bu hanzo parayı ödedi gözleri hâlâ kızda. Öyle baka baka yerine geçti. Kız islifini dahi bozmuyor. Kesin çatal felan gördüde ondan baktı.

Çatal demişken... Kadınlar çok güzel varlıklardır. Çok tatlı, farklı, cazibeli, seksi olmaları erkeklerin ilgisini çekmeye yeterli olur. Kadınlarda erkeklerde olmayan güzel şeyler bulunuyor aslında. En basitinden göğüsler. Bu cisimler ile birçok erkeği tavlayabilirler. Erkek neyi ile tavlayabilir ki? Yok aklına gelen ile mümkün değil. birde ben şuna inanırım arkadaş. Bir bayan erkeklerin neresine bakmasını istiyorsa orasında dekolte denilen şeyi uygular ve dikkat çekmeye başlar. Bu böyledir, böyle devam edecektir de. Ben birisinin göğsüne bakarken yakalnırsan hiç utanmam, çekinmem. Çünkü o açmıştır bende bakmışımdır. Eğer bana kızacak olursa dilimden çıkan kelimler ile o haklı olsa dahi ezer geçerim onu. Birde kızacaksa neden o şekilde giyinsin?

Kadınlar, erkekler.. Genel olarak biz insanlar çok farklı varlıklarız..